Ne kadar da süper bir fikir değil mi, kelimelerin sadece bir kelime olmayıp, üzerine tıkladığınızda sizi başka sayfalara ve diyarlara götüren bir nevi ışınlama makinesi olmaları. İşlevsellik önemli bir konu. Çok yönlülük insanlarda, eşyalarda, hayatta ve uzayda aranan bir durum genelde. “Hem okudum hem de yazdım” diyen bir türkü var mesela, büyük olay. Bahaneyle dinleyelim. Hem de Zeki Müren’den dinleyelim. Bu arada türkünün ismindeki bağlaç olan “de”yi bitişik yazmış video’yu yükleyen arkadaş. Görür görmez gözlerimizi kapatıp kulaklarımızı açtık biz, siz de öyle yapın:
İşlevsellik önemli dedik ama tüm önemli konular kadar kritik bir konu da aynı zamanda. İş sineğin kanadından yağ çıkarmaya döndüğünde ortaya çıkan açgözlülük durumu hiç hoş değil. İçerik üretiminde de aynı açgözlülüğü ve çiğliği görüyoruz. Anahtar kelimelerle boğulan yazılara bir de linklerle yapılan linç girişimi eklenince kelimelerin kanadığını, harflerin soluksuz kaldığını, noktaların virgüllerin bombalar gibi üzerimize yağdığını hissediyoruz. Ve tabii ki kıyıma, katliama, savaşa hayır!
Bazı gerçekler hiçbir zaman değişmez. Basitlik iyidir. Yalın olmak eksik olmak demek değil; tam tersine “az”da özü biriktirdiğinden dibine kadar dolu olmak demektir. İşe yaramayan, yarasa bile bir üst paragrafta işe yaramış olan başka bir linkle aynı işlevi gördüğü için artık işe yaramayan linklerin yazının orasına burasına konması da saçmalıktır. Bir şeyi yanlış anlıyoruz: Google aslında insanların işini kolaylaştırmak, kategoriler yaratarak aranılanların daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşılmasını sağlamak için linkleri, anahtar kelimeleri, bold’lanmış harfleri öneriyor bize. Tam tersine okunmayan içerikler yaratalım ve insanlar tıkladıkları sayfadan nefret etsinler diye değil.
Aşağıdaki paragrafa bakın mesela. Zeki Müren’in dediği gibi yalan dünyadan bezdirmez mi böyle paragraflar insanı?
İçerik ve SEO söz konusu olduğunda ikisi arasında ayrımcılık yapmak kötü ve yanlış bir davranıştır. İçeriği ve SEO’yu birbirinden ayırıp aralarını bozmayalım. Bu çok günah bir şey. Zaten içerik yazarları böyle yapmamaları gerektiğini bilirler. İçeriğin de bozulmaması gereken bir psikolojisi, adım adım uygulanması gereken bir stratejisi var. Tamam, illa anlatacak bir hikayeniz varsa onları düzgün bir şekilde anlatın. Hem kelimeleri hem de biz okuyucuları yormayın. Az biraz samimi olun. Ama çok da fazla cıvımayın.
Mevzuyu mevzunun kendisiyle anlatmakla ilgili söyleyeceklerimizi de başka bir yazıda yazar, bu yazıya da link veririz artık.