Büyük şarkıları ne kadar duyabiliyoruz?

shutterstock_206334439

Elbette büyük cümlelerde olduğu gibi, büyük şarkıların da ne olduğunu açıklayacağız. Şöyle yapalım mı? Bakın, büyük şarkı budur;

Buena Vista Social Club – Chan Chan

Fazla net oldu. Toparlayalım. Bir kere içinde büyük cümle barındıran bir şarkı, doğal olarak büyük bir şarkı oluyor. Örneğin Nazan Öncel’in Bazı Şeyler şarkısını dinlerken, “Sensiz ölmesem bari” dediği anda ne kadar büyük bir şarkıda olduğunuzu anlıyorsunuz. Yani neymiş? Büyük cümleler barındıran şarkılar, büyük şarkılar olarak raflarda yerini alabilirmiş.

Böyle diyerek bütün müzik dünyasının beline balta vurmayacağız. Bazen anlamadığınız bir şarkı çok büyük gelebilir size. İlk saniyesinde çarpıcı gelebilir. Yani tam bu noktada büyük cümleler ile büyük şarkıları birbirinden ayırabiliriz. İçinden söz geçmeyen bir şarkının büyüleyici olduğu gibi, birinin sürekli bir şeyler anlattığı, arkadan melodinin yükseldiği şarkılar da büyük olabilir.

Bakmamız gereken tek bir nokta var. Elbette hikayeleri! Her şarkı elbette bir hikayeden doğuyor. Yani, çoğu en azından. Piyasaya baktığımızda şarkıların resmen malzeme toplanarak yapıldığını görebilirsiniz. Toplama bilgisayar gibi şarkılar duyuyoruz sürekli. Sonra o şarkı adlarından, beş para etmez filmler çekiliyor. Olaylar, olaylar. Her şeyden çok var yani. Çok hareket var. Saçma! Fakat bir şarkı sizi ilk notasında vuruyorsa, o şarkının merakla dinlenecek bir hikayesi var demektir. Size dokunur, hayata dokunur, kendine dokunur ama bir yerlere mutlaka tesir eder. İyileştirir veya yaralar. Tabii kişiye göre değişir. Kimi iyileştiren büyük şarkılara vurulur, kimi yaralayan büyük şarkılara.

İnsanın büyük şarkıları duyabilmesi için meraklı olması gerekiyor biraz. Çünkü şarkıyı büyütecek olan hikayesidir. Hikayesi için de duyan kişinin meraklanıp, araştırması gerekir. Yani büyük şarkı aslında öyle bir anda anlaşılmaz. Hemen büyük denmez. Ama o merak uyandıran tını insanın içinde canlanıyorsa, mutlaka içinde bungun bir şekilde karıncalanan bir yerler de var demektir.

Bakın Sezen Aksu, koskocaman bir şarkı olan Güllerim Soldu şarkısının hikayesini nasıl anlatıyor;

“Bu şarkının hikâyesi, Aysel Gürel’in hikâyesi… Turneye çıktığı zamanlarda çoğunlukla götürüyormuş Mehtap’la Müjde’yi. Fakat tabii o zamanlar çok sıkı bu işler. Varyete yıldızları olarak anılıyorlar, parmak izleri alınıyor falan. Kostüm sandıklarının içine koyarmış Mehtap’la Müjde’yi. Trabzon’da mı nerede? Bir yerde “Bunlar ne?” demişler, açmışlar sandığı. “Onlar cüce!” demiş. Sonra… Hayata hep mizah penceresinden bakan bir kadındı. Yani olgunlukla karşılıyordu hayatı. Mizahla bakabilen insanlar olgun insanlardır çünkü. Hayat böyle bir şey yani. Bir şekilde yaşayacağız, karşı koyacağız, direneceğiz, yaşayacağız yani ne kadar nefes varsa. Sadece bir akşam bana dedi ki turneye çıkıyormuş, götürememiş. Kızlar büyümüş tabii cüce denecek yaşı geçmiş. Dedi ki bana, “Otobüse bindim. -Münir Özkul’la bir turneye gidiyorlar- Ünzile’yi yazdığı turne- kızlar da el sallıyorlarmış ona. Şiir gibi konuşuyordu. Dedi ki: “ah!” dedi. “Güllerimi kaldırımda bıraktım turneye çıkarken” dedi. Ben de bu şarkıyı ona yazdım.”

Chan Chan’ın büyüsünün de nerede olduğunu yoğun araştırmalar sonucunda sizlere sunuyoruz. Chan Chan, bekledikçe güzelleşen şeylerin arasında yerini alabilir. Çünkü bu şarkı bestelendikten sonra 10 yıl saklı kalmış, grup elemanlarının ellerinde ve seslerinde. Sözlerini yazan Company Segundo’nun çocukluğunda dinlediği masalın kahramanlarından birinin adı Chan Chan. Company Segundo, masalı şarkıyı beklettiğinden daha uzun bekletmiş içinde. Büyük bir şarkıydı, şimdi daha da büyüdü değil mi?

Hikayeler, müzik gibi, büyük cümleler gibi, insanları birleştirir. Hikayelerinizi anlatmaktan çekinmeyin. Sadece filmlerde anlatanlara özenmekle kalmayın. Hikayelerinizi anlatın. Yakına, uzağa anlatın. Her şekilde başarı hikayelerinizi anlattığınız zaman gelecek ve sizi büyütecektir.