Özellikle sosyal medya sayesinde viral bir şekilde yayılan içeriklerin birçoğu videolar ve caps’ler. Hatta son bir iki yıla göre öyle uzun uzun video da izlenmiyor. Maksimum 6 saniyelik Vine videolarının ve gif’lerin çılgınca paylaşılması da bu duruma güzel bir örnek oldu. Fotoğraflarınsa her zaman en çok paylaşılan içerikler olduğunu biliyoruz. Tanıdık tanımadık bir sürü insan, bir sürü marka sayfası falan derken bilgiler gözlerimizin önünde kayıp gidiyor resmen.
Peki bu kadar çok paylaşım arasından nasıl bir içerik pazarlaması stratejisiyle sıyrılabilir ve kullanıcıları ilk görüşte içeriğimize aşık edebiliriz?
İçeriğin yeri dilini belirler. Sosyal medyada, Facebook’ta kullanılacak içerikle Twitter içeriği farklı olmalı. Konu Google’a yönelik bir içerik çalışmasından geçiyorsa orada başka anahtarlar kelimelerin kapısını açar. Gerek hedef kitlesi gerek kullanım amacı ya da 140 karakterlik Twitter kısıtlaması gibi pek çok sebeple içeriklerde farklılaşmaya gidiliyor, tamam, bu anlaşıldı. Peki ilk içerikte aşık olan bir ziyaretçinin sonu ne olur?
Sosyal medyadaki görsel içeriklerin bariz kullanımı konusuna ilk paragrafta değindik. Peki, mevzu Google’sa eğer ne yapacağız? O ilk bakışta olan etkilemeyi yaratacağımız içerikler illa görsel mi olmalı? Hayır. Bir konu hakkında binlerce blog var ve siz birçoğuna tıkladığınız gibi çıkıyorsunuz sayfadan değil mi?
Bir içeriğin işinize yarayıp yaramayacağını bilebilmek için önce o içeriğin ilginizi çekmesi gerekiyor ya, işte o ilgi çekme de içeriğin dili ve fikriyle mümkün.
İnternette dolanıyorsunuz, herhangi bir konu hakkında bir şeyler arıyorsunuz, ya da aynı sektörden farklı markalar arasında geziniyorsunuz. Zaten aradığınız şey belliyse önünüze çıkacak olan içerikler de bellidir. Ama hangisini seçeceksiniz? Bu soru biraz kenarda beklesin. Özellikle aradığınız bir konu yok. İnternet bu, önünüze ne çıkacağı belli olmaz ve işte o içeriği görüp tıkladınız bile. Neden o peki? İlk bekleyen soruyu da yanımıza çağırıp “Aşk laftan anlamaz ki” diyoruz.
Yine de biraz laf anlatmaya çalışırsak, hıphızlı internet dünyasında, milyonlarca link içinde bize “gel, gel” diyenlere tıkladığımızda karşımıza çıkan ister upuzun bir makale olsun ister sadece bir slogan, ilk cümleleri ve yarattıkları algılarıyla bizi ikna etmeli. Bu çarpıcılık konuya ve sektöre göre bir hikaye, net bilgi ya da esprili bir dil olabilir, fark etmez. Hedef kitleyi tanı, ne istediğini anla ve ona göre diline düdüğünü tak. Anlaştık mı?