Apple’ın Spotify’a artık bir dur demek için çıkardığı Apple Music tüm dünyada büyük bir heyecanla bekleniyordu ve nihayet geçtiğimiz günlerde kullanıma açıldı. Özellikle tanıtım video’sunu izlerken ağzı açık kalan bünyeler, güncellemeyi yükledikleri zaman hüsrana uğradılar. Türkiye, Apple Music’in kullanılacağı ilk 100 ülke arasındaydı. Ama gelin görün ki o 100 ülkenin 99’u uygulamayı kullanırken Türk kullanıcısı elinde telefonuyla boynu bükük bir şekilde ekrana bakar halde kaldı. Çünkü telif hakları, hak sahiplerinin paralarını alamama bahaneleri, kurumların gereken anlaşmaları tamamlayamamaları derken işler sarpa sardı.
İşimiz gereği, bizim oturup Apple Music ve Spotify karşılaştırması yapmamız gerekiyordu. Hatta belki yayınladığımız playlist’leri bile hangisinden yapmaya devam edeceğimizi tartışacaktık. Sonuçta sosyal açıdan pek becerikli olarak adlandıramayacağımız çağımız insanı, hayatının arka fonunda müzik olmasından büyük bir keyif duyuyordu ve biz de bu keyfe ortak olmalıydık. Ama olmadı.
“2015’teyiz.” diyememe sorunu
Eskiden biri yurt dışına giderken mutlaka isteklerimiz olurdu. “Burada yok.” dediğimiz birçok şeyi getirmesini beklerdik. Bugün yurt dışına giden birinden bir şey istemek oldukça saçma; çünkü aklımızdan şu düşünce geçiyor: “Yıl 2015, her şey burada var. Olmayanı da sipariş veririm, gelir.” Ama iş bu gibi global anlaşmaların dışında kalmaya gelince insan hangi yılda olduğunu unutuyor. Elinde tuttuğu son model mobil cihaz anlamını yitiriyor. Yüzlerce ülkeyi düşünün. Tüm işlemlerini tamamlamış, her şeyi yerli yerine koymuş ve Apple Music kullanıyor. Fakat Türkiye’ye baktığımız zaman telif hakları, anlaşamayan binlerce kurum, bir türlü işleri yoluna koyamayan çalışanlar görüyoruz. Başka bir şey görmüyoruz.
Kısaca her zamanki gibi hak sahiplerinin gerekli anlaşmaları yapmasını beklemeye dönmemiz gerekiyor. Bizce işi bilen birine sorma vakti geldi. Belki de sormamanız daha iyi. Yekten çekilin, işi bilenler yapsın.