Ver bakalım şuradan 1000 takipçi

sosyal-medya-yonetimi

Bazı markaların halden meyve-sebze alır gibi takipçi satın aldığını görüyoruz da, pek üzülüyoruz. İlgili ilgisiz, sağlamı çürüğü birçok hesap doluşuveriyor takipçilerin arasına. Bir kereden bir şey olmaz, şöyle bir kabartalım listeleri de, oradan yayılır memlekete düşüncesiyle heves ediliyor, tamam da… Aradan vakit geçiyor, sonra bakınıp soruyorlar: “E olmadı?” Olmaz tabii. Üstelik yarardan çok zarar veriyor böyle alengirli işler. Kara listelere girmek mi dersiniz, sosyal medya hesaplarının kalitesinin düşmesi mi dersiniz, türlü sıkıntılar baş gösteriyor. Hâlbuki doğru bir içerik yönetimi ve birazcık sabırla zaten güzel yerlere gelmek mümkün.

Buluşulacak platform

Herkesin söyleyecek bir sözü vardır. Sattığınız ürünlerin özelliklerinden bahsetmiyoruz, onların bağlantılı olduğu hikayelerden söz ediyoruz. Hepimiz çalışan insanlarız, sizin de bize satış yapmak istediğinizi, ürünlerinizi pazarlamaya çalıştığınızı biliyoruz. Ama artık kullanıcılar “Şok indirim” “Size özel fırsat” cümlelerinden sıkıldılar. Bunu da biliyoruz. O zaman ne yapacağız? İlgi çeken, kitlenize uygun hikayelerle işe başlayacağız ve bunları özel bir alana taşıyacağız. Blog olabilir, bir mikro site olabilir… Kullanıcılarla samimi bir şekilde iletişime geçtiğiniz özel bir buluşma mekanı ayarlayın.

Kanalları Tanımak

Eğer her sosyal medya mecrasına Facebook muamelesi yaparsak olmaz. E bir tek Facebook, Twitter ile de olmuyor bu iş. Hatta belki de sizin işiniz için en uygun platformlar bunlar olmayabilir. O yüzden sosyal medya kanallarının ekosistemlerini tanımaya bakın. Her birinde farklı kullanıcı ve her birinde farklı bir dil kullanmanız gerekecek. Elinizde tek bir içerik olabilir, ama bunu her kanalınıza göre optimize etmeniz gerekir.

Güncelliği Korumak

Her an her yerden gelen bilgi akışından başı dönmüş insanlara tutup da güncelliğini yitirmiş bilgilerle çıkmayalım lütfen. Sene 2015 ise, günümüze uyalım. Ha bu kadar hızlı bir ortamda hayatta kalabilmek için ne gerekir diye sorarsanız, cevap kesinlikle elinizde yeterli kaynağınız olması gerektiğidir. Savaş alanına topsuz tüfeksiz çıkılmaz. Hazırlanın, içerikleri toparlayın, ondan sonra düzenli bir şekilde akış sağlayın. Bir kere bu düzen oturdu mu, gerisi kolay. Kimse sizin sayfanıza girip de, son içeriğinizin bir yıl öncesinden kalma olduğunu görmek istemez. Siz de istemezsiniz.

Her Kanala Göre Ayrı Planlama

Markanızın karakterini çizdikten sonra, dahil olduğunuz sosyal kanallarda hangi yönünü açığa çıkaracağınıza bakın. Tutup da LinkedIn’de “Günaydın” deyip bir kedili fotoğraf koymak ne kadar absürtse, Facebook’ta uzun analiz raporlarınızı yayımlamanız da o kadar absürt kaçar. Her birinde ayrı bir yanınızı gösterin. Hangi hedef kitlenizin nerede olduğunu siz zaten ikinci adımda belirlemiştiniz. Gerisi, iyi planlanmış bir içerik planına kalıyor.