Jenkins’in Yolu: Transmedya Nedir, Ne Değildir?

“21. yüzyılın McLuhan’ı” gibi çeşitli övgülere mazhar olan Henry Jenkins, bizi “transmedia storytelling” denen bir kavramla tanıştırdı. Türkçeye “transmedya anlatıları” olarak geçen kavram, temel olarak bir hikayenin farklı medyalar üzerinden bütüne özel katkılar yapacak şekilde aktarılması olarak açıklanıyor. İnsanların birden fazla medyayı aynı anda kullanması nedeniyle son yılların popüler konusu olan transmedya hikayeciliği ya da transmedya anlatılarının ne olduğu ve ne olmadığı konusunda kısaca bilgi vermek istiyoruz.

 

Her şey 2006 yılında New York’ta Jenkins’in yayımladığı “Cesur Yeni Medya” adlı kitap ile başladı. 2016 yılında İletişim Yayınları tarafından Türkçeye çevrilen kitap, Türkiye’de oldukça ilgi gördü. Diğdem Sezen gibi akademisyenlerin üzerine çalışmalar yaptığı konu, bir anda iletişim fakültelerinin, dolayısıyla da iletişimcilerin ilgi odağı haline geldi. Jenkins, transmedya anlatılarını; “Çok sayıda medya platformunda açılır; her yeni metin, bütüne kendine özgü ve değerli bir katkıda bulunur. Transmedya anlatının ideal formunda her ortam, yapabildiği en iyi şeyi yapar; yani bir öykü, filmle izleyiciye sunulur. Televizyon, roman ve çizgi romanlarla genişler, dünyası onun aracılığıyla keşfedilir veya bir eğlence parkında deneyimlenir.” şeklinde tanımlıyor.

Transmedya Anlatıları Nedir?

Transmedya anlatılarını, bugüne kadar takip ettiğimiz anlatılardan farklı kılan şey nedir? Bizlere bugüne kadar sunulan kitaplar, filmler, çizgi romanlar ve oyunlar ile transmedya anlatıcılığının kullanıldığı hikayeler arasındaki temel fark, birden fazla medya ile sunuluyor olması ve her alanda hikayenin farklı bir yönü ile karşılaşmamızdır. Transmedya anlatısı olarak en büyük ses getiren hikaye ise Star Wars oluyor. Hikaye; kitap, film ve çizgi roman gibi farklı mecralar üzerinden sunuluyor ve her mecra aslında bütüne farklı yönden bir katkıda bulunuyor. Buraya Jenkins’in de büyük bir Star Wars fan’ı olduğunu eklememiz gerekiyor. Peki, neden transmedya anlatıcılığına ihtiyaç duyuluyor?

 

En önemli neden olarak günümüz insanının birden fazla medyayı aynı anda kullanması gösterilebilir. Örneğin; PuhuTV, BluTV, Netflix ya da Hulu üzerinden bir yapım izleyen kişi, aynı zamanda akıllı telefonu ile tweet atıyor ya da izlediği hikayenin oyununu oynuyor. Birçok medyanın aynı anda kullanılması ve dünyanın giderek daha dijital bir yer haline gelmesi nedeniyle de sanal ile gerçek arasında yer alan sınır gittikçe silikleşiyor. Transmedya kavramı ise işin içerisine tam olarak burada giriyor. Anlatıcı öyle bir hikaye sunuyor ki binlerce insan aynı anda “caps” yapıyor ya da TV başında filmi izledikten sonra farklı bir konuya geçmek yerine internet üzerinden hikayenin forumuna üye oluyor ve kendisi bir katkı sunmaya çalışıyor. Yani izleyiciler kolektif zeka ile bir şeyler üreterek edilgenlikten çıkıp etken pozisyona geçiyor. Böylece bir anda internette farklı mecralar üzerinden hikaye, adeta virüs gibi yayılıyor. Bu da pazarlamacıların hikaye aracılığı ile hiçbir zaman ulaşamayacakları bir kitlenin dahi, “kendi gözünden reklam” yapma fırsatını sunuyor. Popüler bir örnek verelim.

 

Angry Birds

Rovio Mobile adında Finlandiya merkezli şirket, batmanın eşiğindeyken Angry Birds adlı oyunu çıkardı ve belki de bir kuşağın hayatının içerisinde yer etmeyi başardı. Ayrı bir dünyada yaşayan ve domuzlar tarafından yumurtaları çalınan kuşların, yumurtalarını geri almasını konu alan oyunun peşi sıra çizgi romanı ve animasyon filmleri çıktı. Hemen buraya bir film örneği yerleştirelim.

 

 

Angry Birds’e eklenen çizgi roman ve animasyon ile hikaye zenginleşiyor ve bütüne katkı sunuyor. Bir başka deyişle oyun ile anlatılamayanlar film ve çizgi roman kullanılarak anlatılıyor. İnsanlar, karakterler üzerinden bir çıkarım yapabiliyor ve istedikleri kadar oyuna dahil olabiliyor. Angry Birds logolu sweatshirt’ler giyiliyor ya da akıllı telefonların teması hikayeye göre uyarlanıyor. Hikaye zengin bir hale geldiği ve büyüdüğü için içerisine reklamlar yerleştiriliyor. Bu açıdan baktığımız zaman Angry Birds tam anlamıyla bir transmedya anlatısı örneği oluyor.

Transmedya Anlatıları Ne Değildir?

Transmedya ile en çok karşılaştırılan kavram ise çapraz medya olarak Türkçeye çevirebileceğimiz cross medya oluyor. Bir hikayenin farklı kanallarda aynı şekilde sunulması ya da kısaca hikayenin aynı şekilde akması nedeniyle cross medyada aslında sadece medya değişiyor. Örneğin Harry Potter serisine bakıldığı zaman; film, oyun ve kitaplar birbirleri ile paralel hareket ediyor. Yani bir medyadan başka bir medyaya geçildiği zaman herhangi bir sorun yaşanmıyor ve hikayenin bütünlüğü bozulmuyor.

 

Gelecekte Bizi Ne Bekliyor?

Her kuşağın felsefesi ve hayata bakışı farklı oluyor. 1980’lerden sonra doğanlar için “dijital yerliler” tabiri kullanılıyor. Ağ tabanlı medya içerisinde doğan ve büyüyen çocukları anlatmak için kullanılan kavram dışında “homo zapping (zaplayan insan)” ve “cyber kids (siber çocuklar)” gibi kavramlar da kullanılıyor. Dijital yerlilerin çok büyük bir kısmı için ağ tabanlı medya; bilgi alınan, eğlenilen ve sosyalleşilen bir alan. Yani aslında gerçek dünyanın bir kopyası ve onun yerine geçiyor. YouTube Türkiye’nin 2016 araştırmasına göre kullanıcıların %67’si, her gün siteyi ziyaret ediyor. Bir başka araştırmaya göre ise Türkiye’de yaşayan çocukların %97’si, internette geçirdiği zamanın büyük bir kısmını YouTube’de harcıyor.

Geleceği düşündüğümüz zaman ise tekdüze bir içeriğin yeterli olmayacağını ön görmek oldukça kolay. Çünkü günümüzün çocukları hem video izliyor hem de videoya yorum yapıyor ve arkadaşları ile paylaşımlarda bulunuyor. Özellikle 2000 yılından sonra doğan “aktif kullanıcılar”; bir içeriği okumak, oynamak, izlemek ve ona katkı yapmak gibi taleplere sahip. kullanıcılar bugün en yaygın oyunların başında gelen Tom Clancy’s Rainbow Six: Siege ya da League of Legends gibi oyunları oynuyor, oyunun hikayelerini okuyor, animasyon filmleri izliyor, forumlara dahil olup yorumlar yapıyor, oyunların deneme sürümlerinde hata arıyor ve büyük bütçeli turnuvaları takip ediyor. Tabii ki bunların tamamının yanında yapım şirketleri de kullanıcıları dikkate alıyor ve ürünü, yani oyunu isteklere göre değiştiriyor.

 

Gelecekte tüm markalar, zengin bir arka plana sahip olan içerikler üretmek zorunda kalacak gibi görünüyor. Bir ürün için hem bir reklam filmi hem zengin bir yazın kısmı hem de müzikler üretilecek ve kullanıcılar, bunların hepsine dair yorumlar yapabilecek.

 

Yazı içerisinde geçen ya da geçmeyen birkaç önemli araştırmacıyı ve yazılarını okuyabileceğiniz kanalları paylaşalım.

 

Jenkins’in web sitesi: http://henryjenkins.org/

Diğdem Sezen’in çalışmaları: http://istanbul.academia.edu/Di%C4%9FdemSezen

Dorothea Martin’in web sitesi: https://dorotheamartin.de/

Marsha Kinder’in web sitesi: http://www.marshakinder.com/

Philip Zimmermann’ın web sitesi: https://philzimmermann.com/EN/background/index.html