Bugün herhangi bir arkadaşınız bir YouTuber’ın çılgın videosunu paylaşıp Messenger’ınızı, Whatsapp’ınızı şenlendirdi mi? “İnsanlar bir beğeni uğruna nasıl bunu yapar?” diye size düşündürttü mü? Yoksa duyarsızlaşmış şekilde hiçbir şey düşünmeden mi izlediniz? Eğer birinci gruptaysanız iyi günler gölge sevmeyen Contentus takipçileri! Sayımız her geçen gün azalıyor, gelin sarılalım.
Bahsettiğimiz bu durum elbette sadece YouTube için geçerli değil. Sosyal medya platformlarının yanı sıra internet dünyasındaki içerikler de hayatlarımızı gitgide Platon’un Mağara Alegorisi gibi yaşamamıza neden oluyor. Gerçi sadece televizyon ve radyonun olduğu dönemde de bu benzetmedeki gibi yaşanabiliyordu ama günümüzde bu bir hayat tarzı haline geldi; arşta yaşanıyor, yaşatılıyor. Selam Platon! Bu arada sana yalnızca iş arkadaşların ve Atinalılar Platon diyorsa Eflatun da diyebiliriz. Biz, gerçek dünyada yaşamaya çalışan insanlarız. Şimdi biraz kulaklarını çınlatacağız ama iyi bir şekilde merak etme. <3
Nedir Bu Platon’un Mağara Alegorisi?
Muhtemelen duymuşsunuzdur ama minik bir hatırlatma olsun. Antik bir Yunan filozofu olan Platon’un gerçeklik ve sanı arasındaki ilişkiyi anlattığı bir benzetme bu. Mağara Alegorisi’ni kısaca açıklayalım: Doğdukları günden beri dış dünya ile hiç ilişkileri olmayan, mağarada tutsak olan insanları düşünün. Bu insanların sırtları mağaranın girişine dönük, kafalarını da çeviremiyorlar. Dış dünya ile bağlantıları sadece nesnelerin mağara duvarına yansıyan gölgeleri. Ee haliyle gerçekliği de bu gölgelerden ibaret sanıyorlar. Daha sonra tutsaklardan biri dış dünyaya çıkıp gerçeklerle buluşuyor fakat yıllardır bildiği şeyin gerçek olmadığını öğrenmesi kalp kırıcı olduğu için alışmak da zor oluyor. Gerçekliğin gölgelerden ibaret olmadığını anladığında yani kabul ettiğinde ise durumu mağaradaki arkadaşlarına anlatmak için geri dönüyor. Ve sonuç: Elbette ki kabul etmiyorlar! Çünkü gerçeklik acıtır. Çünkü konfor alanını bırakıp başka bir dünya ile tanışmak zordur. Gerçek olsa bile…
İyi de Bunun Bizimle Ne İlgisi Var?
Aklımızdakileri, kalbimiz kadar temiz olan bu blog’a dökmeden önce sizin için aşağıya birkaç haber bıraktık.
YouTube Genel Merkezi’ne Silahlı Saldırı
YouTube Videosu Çekerken Sevgilisini Öldürdü
Deterjan Yeme Challenge 10 Can Aldı
Can sıkıcı haberler olduğunun farkındayız. Hatta bu haberler birkaç on yıl önce yazılan bir distopik romanda hiç sırıtmazdı. İşte, yukarıda bahsettiğimiz Platon benzetmesi de bu haberlerde gizli. Mağaradaki insanlar artık tutsak değiller; kendi tercihleri ile orada kalıyorlar. Mağara içerisinde doğmasalar, gerçekliğin farkında olsalar bile görmezden geliyorlar. Üstelik o gölgeleri izlemekle kalmıyor, o gölgelerden oluşan (oluşturdukları) dünyanın içerisinde yaşıyorlar. Ve tahmin ettiğiniz, gördüğünüz üzere bu gölge dünyada, farklı olmak ve bol takipçili olmak için üretilen içeriklerin önemi büyük. Diğer bir deyişle; gölge eşittir içerik ve içerik dünyası.
Aslında konunun hepimizle ilgisi büyük! Hepimiz üretilen içerikleri görüyoruz, okuyoruz, faydalanıyoruz, etkileniyoruz kimi zaman da özeniyoruz. Fakat bu gördüklerimizin çoğu gerçek bile değil!
YouTuber’lar Sizi Kenara Alabilir Miyiz? Şimdi Sıra Diğerlerinde
Diss atmış gibi olduk, umarız kendimizi YouTuber’ların o meşhur, aşırı lüks otomobillerle dolu diss videolarında görmeyiz. Bu bizi üzer. Zaten söylediğimiz gibi bu konu sadece YouTuber beylere, hanımlara özel değil. Sözlerimiz ayrıca; fenomen olmak kusursuz ve zayıf olmayı gerektirdiğinden dolayı (!) Instagram’da zemini ve arka planı Meksika dalgasına çevirenler, hiç gezmedikleri yerleri gezmiş gibi anlatıp olumlu/olumsuz yargılar oluşturan blogger’lar, Twitter’da retweet edilmek ve birkaç takipçi çekip etkisini artırma amacıyla hashtag kovalayanlar için. Yaşanmayan hayatları yaşıyormuş gibi göstermek bugünün vebası. Evet, içerik ilgi çekmek ister; bu onun doğasında var ama olmayan bir dünyanın içerisinde yaşamak ne kadar doğru?
Buyurun, ürettiği içeriklerin yalandan ibaret olduğunu açıklayan bu fenomen kişi bizi haklı çıkarıyor: Essena O’Neill
Bu içerikleri gerçek sananlar, gerçek olmadığını bildiği halde o dünyada yaşamaya devam edenler aslında takipçilerini de bu dünyaya davet ediyorlar. Gölgeler ile yaşayan insanların sayısı, yaş sınırı olmaksızın, gün geçtikçe çoğalıyor.
Uzun Lafın Kısası
Amaç, özenilen olmak. Bunun için ise farklı, kimi zaman cesaret isteyen içerik(!) yaratmak şart. Gölgeler dünyasında içeriğin hatları her geçen gün yok oluyor ve bu bizi üzüyor. Biz de isteriz daha çok güzel içerik olsun, bilgilenelim, faydalanalım daha da önemlisi yukarıda paylaştığımız haberlerde olduğu gibi hiçlik uğruna insanlar zarar görmesin. Pardon, Platon Bey, bir ütopya alır mısınız?