Her metin yazarının, blog yazarının, sosyal medya içerik üreticisinin, içerik editörünün, reklam yazarının, marka yazarının, SEO uyumlu makale yazarının ya da içerik üretirken kendine ne isim veriyorsa artık onun bir hayali var: Ürettiği içeriğin viral olması, Türkçesiyle kolay yayılır hale gelmesi… Eh, bu gayet anlaşılabilir bir hayal, her popçu yaza damgasını vuracak, insanların ağzında isteseler de istemeseler de tekerleme olacak parçayı bestelemek ister.
Gereksiz Bilgiler Kuşağı: Viral, Virüs Gibi Yayılan Anlamına da Gelir
Çağımızın yetenekli pazarlama uzmanlarından biri olarak tanınan Jeff Bullas bu konu hakkında biraz kafa yormuş, bir takım araştırmalar yapmış, biz de onun metinlerinden ilham alarak beş dakikalık bir beyin fırtınası yaptık. “Viral İçerik Üretmek Ama Nasıl Olacak Bu İşler?” konulu toplantımız kısa sürmüştü peki neden? “Viral dediğin kendi kendine olur, sen bir şey yapmazsın canım, bazı içerikler viral olur, bazı içerikler olmaz, bunlar hep kısmet işi.” yorumunu yapan arkadaşımıza saygı duyuyorduk, çünkü biz çok saygılı ve farklı düşüncelere önem veren insanlarız. Ayrıca iletişim işlemini gerçekleştiren bireylerden biri “kısmet” kelimesini kodladığı zaman, o iletişim kendini kapatır. Bu hep böyledir, iletişimi bitirmek mi istiyorsunuz? “Kısmet…” diyerek gözlerinizi bolca kırpın. Başınızı aşağı yukarı hareket ettirerek kelimenin vurgusunu iyice arttırabilirsiniz. Sonuca inanamayacaksınız.
Yazının devamında içeriğinin internette coşmasını, insanların arkadaşlarına içeriği göndermesini ve o arkadaşların da arkadaşlarına göndermesini isteyenler için birkaç ipucu vereceğiz ve ilk ipucumuzu asla unutmuyoruz: Kısmet.
Yayıncıyla İçerikçi El Ele, Daha Güzel Günlere
Jeff Bullas abimizin ilk fark ettiği detay bu olmuş. İçeriği üretenler ile içeriği tüketicilere ulaştıranların arasında doğru bir iletişimin olması gerekiyor, içerikçiyle yayıncı gerekirse beraber bir kahve içmeli, birbirlerine yemek ısmarlamalılar. İçerik hangi detaylarla desteklenmeli, belki bir infografik, belki de bir videoyla tam aile paketi şeklinde mi sunulmalı? İşte bu detaylar hep karşılıklı iletişimle belirlenmeli. İnsanların içeriği yayması için, metnin içinde kendi hayatından bir parça bularak onu sahiplenmesi gerekiyor. İçeriği oluştururken ne kadar çok kişiden fikir alınırsa, içerik o kadar anlaşılır oluyor.
Doğru Başlık Gol Getirir
İçeriği bir ürün gibi düşünün, önce ürününüz insanları kendisine çağırmalı. Ürün için konuşmak gerekirse, bu genellikle ambalajla sağlanıyor. Ambalaj çağın arzularına uygun olarak tasarlandıysa, tüketiciler ona doğru çekiliyorlar. Başlıklarda aynı ambalajlar gibi, üstünde kafa yorulmuş, hem içeriğin konusunu belli eden hem merak uyandıran başlıklar okurları içeriğe çağırıyor. Güzel başlık tabii ki her şey demek değil, bazı mükemmel ambalajların içinden çok kötü ürünler çıkar ya, işte içeriğinize de başlığa gösterdiğiniz özeni göstermezseniz, insanlar sadece kandırılmış hissederler. Bu da içeriğinizin internetin derinlerine doğru gömülmesi anlamına gelir.
Aydınlat, Şaşırt, Uzatma, Gülümset ve Pratik Ol
İçeriğin tam anlamıyla kullanılabilir olması, onun viral olabilmesi için gereken en önemli şartlardan biri. Konu seçiminiz ne olursa olsun, verdiğiniz tavsiyeleri anlaşılır ve sade bir dil kullanarak yazmalısınız. Ayrıca bu tavsiyelerin insanlara gerçekten ilham vermesi ve onları etkilemesi gerekiyor, aynı zamanda pratik çözümler de sağlamalılar. İçeriğin ruh hali markadan markaya göre değişebildiği halde, insanları gülümseten içerikler her zaman daha popüler oluyorlar.
Sen Samimi Olduğun Sürece Çiçekler, Kelebekler…
Duygusuz yazılar paylaşılmaz, hatta çoğu okunmaz bile. Bu yüzden içerik yazarlarının en sıkıldığı iş ürünün teknik detaylarını yazmaktır. Bir menzil genişleticisinin 300 Mbps ve 802.11n hızında olmasının anlamını çok az kişi merak eder. (Ayrıca o öyle anlatılmaz. Bu cihazı en uçtaki odaya taktığında çekmeyen internetin çeker hale gelir diye anlatılır.)
Duygular güldürür, mutlu eder, üzer, öfkelendirir, paylaştırır ve satın aldırır ama samimi olmaları koşuluyla. İnsanlar samimi bulmadıkları duyguya sempati duymaz, onu antipatik bulurlar. İçeriğiniz ne kadar empati kurdurursa/sempati duydurursa/hayret ettirirse/yenilik sağlarsa viral olmaya o kadar yaklaşır.
Uyarılanlar, Uyaranları Hiç Unutmazlar
Bizler akıllarımızdaki şeyleri dile getiririz. İçeriğiniz insanların akıllarına girebilirse, yani onların akıllarında olan düşüncelerle bağlantı kurabilirse viral olabilir.
İçerik ya da içerikte bahsedilen ürün ya da marka, insanların düşüncelerinde kendilerine yer bulabilmesi küçük tetikleyicilerle çok daha kolaylaşır. Örneğin sinema denildiği zaman, insanların aklına patlamış mısır da gelir. Patlamış mısır sinemayı tetikleyici olarak kullanır, içerik patlamış mısır hakkındaysa, içeriğin içinde sinemadan da bahsetmek doğru bir yöntem olur.
Son Olarak Bahsedeceğimiz Şey: Hikayeler
Güzel hikayeler her zaman satar ve sattırırlar. Günümüzde bildiğimiz çoğu masal, yazının bile bilinmediği dönemlerden nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşmıştır. Tıpkı kulaktan kulağa oyununda kelimelerin başına geldiği gibi bu hikayeler de her nesille beraber değişime uğramıştır. Demek ki hikayeleri içerikteki konuya göre eğip, bükebiliriz. Üstelik hikayeler sosyal geçerliliğe sahip olan malzemelerdir, bu onların hali hazırda insanlar tarafından benimsendiğini, kabul gördüğünü gösterir.
İçeriğin içinde bir hikaye kullanırsanız, insanların onunla iletişim kurmasını çok kolaylaştırırsınız. Ancak dikkat edilmesi gereken bir şey var. İçerikte bahsedilen konuyla anlatılan hikayenin özdeşleşmesi gerekiyor. Çizmeden bahsettiğiniz bir içerikte, Çizmeli Kedi’nin hikayesine gönderme yapmak yerine Sindirella’yı anlatırsanız içinde anlamsızlık barındıran bir içerik üretmiş olursunuz. Çünkü Sindirella çizme giymiyordu o partide; 36 numara ince topuklu, yanlarında ışıltılı süslemeleri olan bağcıksız, şeffaf bir ayakkabı giyiyordu.
*Noob; amatör, öğrenmeyi isteyen anlamına gelen bir kelime.