İçerik Pazarlamasının Bütün Umudu Anahtar Kelimelerde mi Saklı?

Şunu en baştan kabul etmek lazım:

Google hepimizden akıllı.

Tekrar edelim:

Google hepimizden akıllı.

Peki, bu gerçeği neden vurguladık? Çünkü internetin ilk yıllarında olmadığımızın farkına varmamız gerekiyor. Biraz daha geriden başlayalım.

İçerik pazarlaması, modern pazarlamanın en popüler dallarından biri. Öyle ki bir ürün satın almaya karar vermeden önce kullanıcıların yaklaşık %60’ının Google üzerinden son bir araştırma yaptığı biliniyor. Yani ürünü almaya karar vermek için markanın kendi sitesindeki bilgiler çoğu kullanıcı için yeterli olmuyor. Diğer kullanıcıların yorumları, ürün yorumları ve tabii ki ürünü anlatan organik içeriklere mutlaka göz atılıyor. Markalar da arama motoru pastasının neredeyse %90’ına sahip olan Google sonuçlarında en üstte çıkmanın önemini böyle böyle anlıyor. Üstelik araştırmalar gösteriyor ki kullanıcıların %75’i Google aramalarında ikinci sayfaya geçmiyor. Hatta tüm tıklamaların %30’dan fazlasını ilk sıradaki sonuç alıyor. Snippet alanını da dahil edince bu istatistik daha da artıyor. Yani ilk sayfada, mümkünse en üst sıralarda kullanıcıların karşısına çıkmak çok önemli. İşte, Google aklı da son yıllarda bu noktada kendini çok daha fazla hissettiriyor.

Anahtar Kelimeler Değil, Derinleşen Aramalar

Uzun yıllar boyunca arama sonuçlarında üst sıralarda çıkmak için ilgili aramayı kapsayan anahtar kelimelere içerikte bolca yer vermenin en doğru yöntem olduğu düşünülüyordu. Bunun için de metnin her yanı anahtar kelimelerle dolduruluyor, hatta “Şu kadar kelimede bu kadar keyword olmalı, iki satırda bir mutlaka anahtar kelime kullanılmalı.” gibi matematiksel formüller dikkate alınıyordu. Ancak Google her yıl gelişip akıl kazandıkça güncellenerek bu kuralları kenara itti.

Bugün gelinen noktada bir içeriğin başarılı olup arama sonuçlarında üst sıralarda yer alması için anahtar kelime formülleri geçerliliğini yitirdi. Her ne kadar gelenekçi SEO uzmanları bunu kabul etmekte ve değişime ayak uydurmakta zorlansa da artık bir içeriğin başarılı olabilmesi için tek geçer akçe anahtar kelime yoğunluğu değil. Elbette anahtar kelime kullanımı hala çok önemli; ancak bunun yanında içeriğin ihtiyaca cevap vermesi, kullanıcıların sayfada zaman geçirip sorularına cevap olması, web sitesinin kendi alanında güçlü bir otorite halini alması gibi birçok kriter mevcut.

Anahtar kelimelerin bugünkü asıl işlevi ise kullanıcıların net ihtiyaçlarını ortaya koymaları. Yani artık neredeyse kimse Google’a girip yalnızca “kadın elbiseleri” yazmıyor. Devamına “nasıl yapılır, modelleri, 2046 modası, … ile uyumlu ayakkabılar” gibi eklemeler yapıyor. Bu da kullanıcıların asıl ihtiyaçlarını ve bir bakıma duygu durumlarını ortaya koyuyor. Google da bu tip aramaları yapan kullanıcıların tıklayıp cevaplar aldıkları sayfaları daha değerli kabul edip üst sıralara taşıyor. Doğru cevapları verebilmek için ise içerikleri bu long tail keywordler ile doldurmak değil, bunları da kullanarak derinleşen aramalara uygun işe yarar sonuçlar sunmak gerekiyor.

Mucizeyi Aramak Gerçekçilikten Uzak

Hemen herkes bir içerikle tüm sorulara cevap vermeyi, tüm kullanıcılara hitap etmeyi hayal etse de bu aslında gerçeklikten epey uzak bir yaklaşım. Özellikle son yıllarda kişiselleştirmenin kapladığı alan artmışken bir içerikle herkesi yakalama çabası yerine trendleri ve değişimleri göz önünde bulundurarak hedef odaklı stratejiler geliştirmek şart. Burada da anahtar kelimelerin yaşadığı değişimden yola çıkmak mümkün. Yıllara göre değişen hassasiyetler, ortaya çıkan ihtiyaçlar ve artan beklentiler ışığında markalar için içerik stratejileri oluşturulabilir. Yani yalnızca olanı değil, olması muhtemeli de dikkate almak gerekiyor. Bu sayede kullanıcıların yani potansiyel müşterilerin hem ihtiyaçlarını ve beklentilerini hem de niyetlerini anlamak mümkün.

Kısacası Google, Google’da başarılı olmak için gereken tüm verileri sunuyor ve yolu gösteriyor. İçerik pazarlama dünyasına da bu kurallara uyum sağlamak kalıyor. Eskide kalmış kuralları uygulayanları, kaçak dövüşenleri, arka kapıdan sızmaya çalışanları ise cezalandırıyor. Anahtar kelime yığınlarından oluşan metinler, yalnızca domain gücüne güvenerek kullanıcıların ihtiyaçlarını dikkate almayan siteler bir anda arka sıralara itiliyor. Bu da bizi metnin başındaki ifadeyi tekrarlamaya itiyor.

Google hepimizden akıllı.

İtiraf edelim ve rahatlayalım.

 

Bazı istatistikler için: https://backlinko.com/seo-stats