2018 yılının yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Yeni kararlar ve başlangıçlar için yılın en güzel zamanı olan yılbaşından önce markalarınız için hazırladığınız içerik stratejilerini gözden geçirmeye ya da taze markalarınız için yepyeni stratejiler oluşturmaya hazır mısınız? Hadi o zaman, 2019 içerik pazarlaması trendleri dosyasını birlikte açalım. İşte Contentus gözünden, “Bu yıl mobilin yılı olacak.”, “Video içerik bu yıl yükselişte.” gibi klişelerden uzak, yılın içerik pazarlaması trendleri:
Sıfırıncı Sıraya Hükmeden İçerik Yaratma Sanatı
2019’da Google arama sonuçlarında birinci sırada yer almaktan daha değerli bir şey varsa o da sıfırıncı sırada yer almak. “Featured snippet” alanı dediğimiz sıfırıncı sıra, Google’ın açıklamasına göre mobil kullanıcıları ve sesli arama özelliğini kullananları hedefliyor. Featured snippet özelliği ile kullanıcılar, sorularının cevaplarını öne çıkarılmış bir şekilde görüyor, hızlıca gözden geçirip linke tıklayarak sayfanın kendisine ulaşabiliyor. Kullanıcılara kullanım kolaylığı sunan bu özellik, yapılan testlere göre yayıncılar için daha fazla SEO görünürlüğü ve trafik artışı demek.
İçeriklerinizin sıfırıncı sıraya yükselmesini sağlamak için Semrush’ın yayımladığı rapordan bazı kilit noktalar:
- Featured snippet’ta gösterilen içeriklerin uzunluğu genellikle 40 – 60 karakter arasında.
- %41’i soru niteliğinde.
- %93’ü mobile uyumlu.
- %89’u yüksek sosyal etkileşime sahip.
- “Nasıl”, “ne”, “ne zaman”, “birlikte” ve “için” featured snippet’da yer alan içeriklerde en çok kullanılan kelimelerden.
Bir Süredir Yazılıp Çiziliyor: Mobil Öncelikli İndeksleme
2018’in en çok konuşulan Google güncellemesi ile devam edelim. Bildiğiniz gibi bugüne kadar hem mobil hem de masaüstünde, kullanıcıların karşısına çıkan arama sonuçları web sitelerinin masaüstü versiyonları baz alınarak oluşturuluyordu. Artık Google’ın sıralamaları oluştururken referansı, web sitelerin mobil versiyonları. Mobilin elini güçlendiren bu radikal değişiklik bizce gayet yerinde çünkü bugün Google aramalarının %60’ı mobil cihazlardan yapılıyor.
Google’ın yaptığı bu güncelleme ile sıralama kaybı yaşamamanız için ipuçları:
- Algoritmalara dayanıklı içeriğin sırlarından birinin kullanıcı deneyimi olduğunu unutmayın. Kullanıcılar, web sitenizde kalma kararını saniyeler içinde verir ve bu sırada kullanıcı deneyimi önem kazanır. Mobil kullanıcı deneyimini iyileştirmek için yapacağınız UX testleri size yol gösterir.
- Accelerated Mobile Pages (AMP), bir diğer adıyla “hızlandırılmış mobil sayfalar”; sitenizi mobil kullanıcılar için daha erişilebilir hale getirmenin yollarından biri. Özellikle haber siteleri için önemli bir sıralama faktörü haline gelen AMP, her site ve her sayfa için gerekli olmayabilir. Kullanıp kullanmama kararını vermeden önce sıralama alabileceğiniz kelimelerde hangi oranda AMP sonuç çıktığını, rakiplerinizin AMP kullanıp kullanmadığını ve sayfa hızınızı değerlendirebilirsiniz.
- Sitenizin mobil dostu olup olmadığını anlamak için mobil uyumluluk testi yapın ve Google’ın önerilerine kulak verin.
- Mobilde kullanıcıların karşısına çıkabilecek sorunları ve çözümlerini incelemek için Search Console’daki Mobil Kullanılabilirlik Raporu’nu deneyin.
Daha Fazla Eğlence, Yeni Bir Deneyim: Artırılmış Gerçeklik
Kullanıcılara gerçeğe yakın bir deneyim sunmanıza imkan veren artırılmış gerçeklik uygulamaları, önümüzdeki yıllarda içerik pazarlamasına daha fazla dinamizm katacak, daha çok eğleneceğiz!
19 Crime adındaki şarap markasının geliştirdiği mobil uygulama, artırılmış gerçekliğin mağaza içi tanıtımlarda kendine nasıl yer bulabileceği hakkında bize ilham veriyor.
Uygulama ile cep telefonunuzun kamerasını şarap şişesine tuttuğunuzda şişe üzerindeki karakter canlanıyor ve hikayesini anlatmaya başlıyor.
Siz de 19 Crime gibi artırılmış gerçeklik uygulamaları ile stratejinizi bir adım ileriye taşımak istiyorsanız şu soruları yanıtlayarak işe koyulabilirsiniz:
- Hedef kitleniz günlük hayatlarında hangi problemleri yaşıyor?
- Bir artırılmış gerçeklik uygulaması müşterilerinizin sorunları çözecek mi?
- Artırılmış gerçeklik uygulamanızı nasıl daha keyifli bir hale getirebilirsiniz?
- Uygulamanız nasıl daha kolay ulaşılabilir bir hale gelir?
Hadi Biraz Konuşalım: Sesli Arama
Google, günümüzde yetişkinlerin % 41’inin, gençlerin ise %55’inin her gün en az bir sesli arama yaptığını söylüyor. 2020’de ise tüm aramaların %50’sinin sesli olarak yapılacağı öngörülüyor.
Sesli aramaların ışık hızındaki yükselişi, 2019’da oyunun kurallarını yeniden yazmasa da kullanıcı alışkanlıklarında büyük değişiklikler yaratacağa benziyor. Örneğin; artık kullanıcılar Google’da “soğuk kahve yapmak” araması yerine sesli bir şekilde “Evde soğuk kahve nasıl yapılır?” diyecek. Akıllı asistanların sağ kolumuz olma yolunda attığı sağlam adımlar da eklendiğinde sesli aramaların yıldızı daha çok parlayacak.
İşte size sesli aramalarda öne çıkmak için işinize yarayacak bazı taktikler:
- Potansiyeli yüksek, uzun kuyruklu anahtar kelimeleri (longtail keywords) daha çok sevin, içeriklerinizde bu kelimelerin gücünden faydalanın.
- İçeriklerinizi hazırlamak için kollarınızı sıvamadan önce hedef kitlenizin günlük konuşma dilini anlayın ve zor anlaşılan, teknik terimler kullanmak yerine doğal olun.
- Sesli aramaların çoğunun soru bazlı yapıldığını unutmayın ve hazırladığınız içeriklerde kullanıcıların sorduğu sorulara tatmin edici yanıtlar vermeye odaklanın.
Oyuna Yeni Katılan Etkileyici Bir Oyuncu: Görselle Arama
Kelimelere gerek duymadan, telefonunuzun kamerası aracılığıyla sevdiğiniz şeyleri tarayıp hakkında detaylara ulaşmanızı sağlayan Google Lens, ilerleyen günlerde dijital pazarlamacılar için yeni kapılar açacak, bizden söylemesi.
Artık eve dönüş yolunda bir konser afişi gördüğünüzde afişi kameranızla tarayıp etkinlik detaylarını ve bilet fiyatlarını öğrenebilecek, bileti satın aldıktan sonra saniyeler içinde takviminize ekleme yapabileceksiniz. Ya da yabancısı olduğunuz bir sokaktan geçerken kameranızı açarak bölgedeki en beğenilen kafeyi şıp diye bulabileceksiniz.
With Google Lens, your smartphone camera won’t just see what you see, but will also understand what you see to help you take action. #io17 pic.twitter.com/viOmWFjqk1
— Google (@Google) 17 Mayıs 2017
Beni Yakından Tanı: Kişiselleştirme Trendi
American Marketing Acssociation’ın hazırladığı rapora göre kullanıcılar her gün 10.000 pazarlama mesajıyla karşı karşıya kalıyor. Evet, yanlış yazmadık; tam 10.000 mesaj! Bu da demek oluyor ki tüketicilere gönderdiğiniz mesajların hedefi onikiden vurarak onların duygularına hitap etmesi için her zamankinden daha fazla çaba harcamalısınız. Her kullanıcıya ayrı ayrı odaklanan kişiselleştirme uygulamaları, tam da bu noktada dijital pazarlamacıların imdadına yetişiyor. Yapılan araştırmaya göre tüketicilerin %78’i kendilerine özel mesajlar sunan markalar hakkında olumlu düşünüyor. %77’i ise kişisel deneyim sunan markaları tercih ediyor ve daha fazla ödeme yapıyor.
Kişiselleştirme konusunda her yıl sonu yayımladığı listeler ve verilerle “bizi bize anlatan” Spotify, ilk akla gelen örneklerden. L’Oreal’in saç sağlığını analiz ederek kişiye özel bakım ve ürün önerileri veren akıllı tarağı ise kişiselleştirme trendinin keyifli bir örneği:
Kişiselleştirme ile zorlu yarışta öne geçmek için dikkat etmeniz gereken bazı noktalar:
- Kişiselleştirme ile ne amaçlıyorsunuz? Yarattığınız içeriklerle kullanıcılarınızın dijital ya da fiziksel dünyadaki işlerini kolaylaştırabilir, harekete geçirici mesajlarla satışa yönlendirebilir ya da onlarla duygusal bir bağ kurabilirsiniz. Amacınızı net bir şekilde belirleyerek harekete geçmek, birçok projede olduğu gibi kişiselleştirme uygulamalarında da ilk adım.
- Yaş, cinsiyet, şehir gibi faktörlere dayalı basit demografik segmentasyon yerine gelişmiş segmentasyonu kullanın. Unutmayın, kullanıcılarınızın satın alma geçmişi, tüketici alışkanlıkları, ilgi alanları ve ürününüzü günün hangi zamanında kullandıkları gibi birçok faktör sizin için çok önemli.
Hızlı Çözüm Üreten Dahiler: Chatbot’lar!
Chatbot’lar sayesinde birkaç mesaj atarak dakikalar içinde seyahat planı yapmaya ya da pizza siparişi vermeye ne dersiniz? Hayatımıza girişleri yeni olmasa da hızla markaların gözdesi haline gelen chatbot’lar, 2019’da kendilerine daha fazla kullanım alanı bulacak. Samimi, eğlenceli, güvenilir ya da havalı olarak tanımladığımız birçok marka; chatbot servisleri ile kendini ifade edecek, tıpkı bir insan gibi kullanıcıyı anlayacak, talepleri yorumlayacak ve cevap verecek.
Chatbot’ları parlak bir geleceğin beklediğini Facebook’un yayımladığı verilerden anlayabiliriz:
- Kullanıcılar ve işletmeler arasında ayda 2 milyar mesaj gönderiliyor.
- Kullanıcıların % 56’sı, müşteri hizmetlerini aramak yerine mesaj göndermeyi tercih ediyor.
- Kullanıcıların % 53’ünün mesaj gönderebildikleri işletmelerden alışveriş yapma olasılıkları daha yüksek.
Yeniliğin peşine düşeceğimiz 2019, hepimize hoş gelsin!