100. yıl için bizim de söyleyeceklerimiz var

shutterstock_92369284

Çocukluğumuz, televizyonların “Trash TV” denen lanetten çok uzakta olduğu günlere denk geldi. Bunun için şanslıyız veya şanssızız gibi klişe karşılaştırmalarla vakit kaybetmek bizim işimiz değil (böyle diyoruz çünkü bunu meslek haline getiren insanlar var). Ama tam yüzyıldır bir şekilde bizi mutlu etmeyi başarmış olan Yeşilçam hakkında konuşmayı kendimizde hak olarak görüyoruz. Yeşilçam hafızalarımızda “gigabyte”larca yer kaplıyor olabilir. Günümüzde hoşumuza giden herhangi bir şeyi, saliseler içinde tüketme yeteneğimiz/lanetimiz var. Ama televizyonda aynı film 67. kez gösterildiğinde aynı keyifle izlemeyi de başarıyoruz.

Seray Şahiner’in OT Dergi’deki Vesikalı Yarim yazısından beri aslında bizim de söyleyeceklerimiz olduğunu ama itiraf edemediğimizi fark ettik. En iyisi yüzüncü yıldan yararlanalım diyerek yola koyulduk. İşlerimizi yaparken de Yeşilçam dokunuşlarıyla sık sık karşılaşıyoruz. Beyin istemese hafıza yaptırıyor, hafızayı engellesek beyin gözümüzün önüne sahneleri getiriyor. Yemekle ilgili bir iş yapıyorsak, Gülen Gözler filmindeki yemek sahnesini mutlaka anıyoruz. Tek başımızaysak da kendi kendimize sırıtıyoruz. Böyle kalıntıların altın değerinde olduğunu da unutmak üzereyiz. Belki de bunun telaşı sarmış olabilir havayı. Genel olarak bilemiyoruz.

“Kimse benden hızlı çakmak çekemez. Söylemiş miydim?”

Dizi ve sinema sektöründe kamera arkası samimiyeti diye bir kavram bulunuyor. Seyirciye tamamen kapalı olan bir dünya düşünün. Sette yaşananlar ve geçirilen saatlerden tamamen habersiz bir kitle… Daha sonra en güzel anları takip eden kitleye sunun. Gülme krizleri, set fotoğrafları, garip sahne dekorları, oyuncuların kameraya baktığı ve direkt olarak sizinle iletişime geçtiği anlar gibi binlerce birleştirici etmeni bir araya getirin. Bu durumda seyirci kendini asla giremediği, ulaşamadığı ve bilmediği bir dünyanın içinde bulsun. Tabii bu sayılanların sizinle hiçbir alakası olmayabilir. Arzu Film, Türk sinemasının 100. yılı şerefine Instagram’da akıllara zarar bir hesap açtı. Her fotoğraf insanda tarifi imkansız duygulara sebep oluyor.  Çakmakçı Şener Şen, Külyutmaz, Gulyabani, Tosun Paşa ahalisi, Süt Kardeşler’in çekildiği filmin balkonundaki hatıra pozu derken müthiş bir arşivle karşı karşıya kalıyoruz. Tek kelimeyle harika olduğunu söylemeye gerek yok.

Şimdi oyuncuların, yönetmenlerin, set çalışanlarının Instagram hesaplarından her şeyi görüyoruz neyse ki! Ama Türk sinemasına dair çoğu andan habersiz kaldık. Samimiyetin en güzel olduğu Türk sinemasından çok uzaktayız. Neyse ki Arzu Film bir sosyal medya hesabını nasıl kullanacağını, takipçilerini ne kadar mutlu edebileceğini ve insanlara sunabileceği en güzel stratejiyi bulmuş. Daha önce hiç görmediğiniz fotoğrafları tek tek Instagram’da yayınlayan arzufilmasofficial hesabını takip edin ve yıllar öncesi ile tekrardan, hiç kopmayacak bir bağlantı kurun.