Vivian sen yoksa Mary Poppins misin?

vivian

“Eh, hiçbir şey sonsuza dek sürmez. Diğer insanlara da yer açmak zorundasınız. Bu bir tekerlek, binersiniz ve sonuna kadar gidersiniz. Siz inince bir başkası biner. Böyle devam eder işte. Çok basit.”

Vivian Maier

Vivian Maier için söylenen şeyler birbirine çok benziyor. Uzun elbisesi, yün hırkası, kafasında geniş yuvarlak şapkası ile hatırlanıyor. Adımları her zaman güçlü, inatçı ve kararlı, entelektüel ve yoğun, içine kapanık ve sessiz… Bir de evden çıkarken, yün hırkasının üzerinden boynuna astığı fotoğraf makinesi. Sadece fotoğraf makinesi çünkü çektiği fotoğrafları kimseye göstermemiş.

Fransız bir anneden ve Avusturyalı bir babadan olma Vivian Maier, 1926 yılında dünyaya geldi. Günümüzde Amerikalı sokak fotoğrafçısı olarak anılıyor ama, 26 yaşındaki John Maloof bir açık arttırmadan 380 dolara içinden binlerce fotoğraf ve video çıkan kutuyu satın almasaydı, Vivian’ı bu şekilde anmak için hiçbir kanıtımız olmayacaktı. Kodak Brownie ile fotoğraflarını çekmeye başlayan Vivian, gençlik yıllarının çoğunu Fransa’da geçirdi. Bir kere annesiyle bir kere de tek başına Amerika’ya döndü. Tek başına geldiği zaman, ölene kadar dadılık yapacağı yeni hayatı başladı.

Çalıştığı evlerden taleplerini oldukça basit tuttu. İstediği üç şey vardı;

-Kilitli bir oda
-Odaya asla girilmemesi
-Maaş

İlk olarak üç erkek çocuğunun olduğu evde çalışmaya başladı. Evin üçüncü katında yaşıyordu ve kendine özel bir banyosu vardı. Bu sayede kendi fotoğraflarını, karanlık oda çalışması ile basabiliyordu. Daha sonra gittiği evlerde aynı imkanı yakalayamadığı için 100 binden fazla fotoğraf basılmadan, John Maloof’un daha sonra bulacağı kutuda birikiyordu. John büyülendiği bu fotoğraflar karşısında yoğun bir araştırmaya girişti. Hatta şuan bir belgesel de bulunuyor. Vivian’ı tanıyan insanlara ulaşan John, hiçbirinin daha önce Vivian’ın çektiği bir fotoğrafı görmediğini keşfetti. Gizemli olay onu daha çok araştırmaya itti. New York, Londra, Los Angeles ve Chicago’da başlayan sergiler galeri sahiplerinin yüzünü güldürdü çünkü daha önce bu kadar yoğun talep gören bir sergi ile karşılaşmamışlardı.

Vivian, fotoğraflarının bazılarını bastırmak için gittiği stüdyolara adını “V. Smith” olarak kaydetti. “Bir çeşit casusum” dediği için olay daha da gizem kazanıyor. Vivian, beynimizi aldın kadın! Aldın!

Tüyleri diken diken eden, ürpertici, gizemli ama umut dolu bir hikaye Vivian’ın hikayesi. Sanki dünyaya neden geldiğini asla sorgulamamış bir kadın var karşımızda. Ayakları yere güçlü basan biri. “Sanat benim içindir”i kullanıp, bin yıllık muhabbeti ayaklandırmak istemezdik ama Vivian belki sanatının farkında bile değildi. Sadece güzel fotoğraflar çektiğini biliyordu ve bunu dünyaya duyurmak, egosunu yükseltmek, gözünü tepelere dikmek gibi özellikleri bulunmuyordu. İçine kapanık ve sessiz bir insan olarak, geldi, fotoğraf çekti ve gitti diyebiliriz onun için. Hakkında çekilen belgeselde Vivian’ı tanıyan insanlar ya kızgın, ya pişman ya da şok geçiriyor. Kimi; “Keşke benimle paylaşsaydı” diyor kimi ise “Neden fotoğrafları ben bulmadım” diye soruyor. Disney’in sihirli dadısı Mary Poppins’e her yönüyle benzeyen Vivian’ın büyüsü fotoğraflara yansıyor. Galiba Mary Poppins, Vivian Maier!

Takdir edersiniz ki, Contentus olarak çok fazla fiilimiz var. Bu fiillerden içinde zeka gerektirenleri ayrı seviyoruz. “Delirmek” zeka gerektiren fiillerin başında geliyor. Belgeseli izledikten sonra da vardığımız sonuç bu sevdiğimiz fiil oldu. Vivian Maier, güzel deliren yeryüzü vatandaşlarından biri olarak gelmiş ve gitmiş. Zaten Mary Poppins’in yazarı P.L. Travers’ın da deli olduğu geçen sene çekilen Saving Mr Banks filminde, Emma Thompson’ın muazzam oyunculuğu sayesinde iyice bilinen bir gerçek haline geldi.

Buradaki internet sitesinden daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Bu da algınızı düşürecek fragman;