Ne kadar büyük cümleler kurabiliriz?

ahsdh

Büyük cümle ama öyle boyut olarak büyük cümleden bahsetmiyoruz. Bazen iki kelimeden oluşan bir cümle de büyük olabilir. Müzik dinlerken karşınıza çıkıyor, 27 olunca karşınıza çıkıyor, kitaplarda karşınıza çıkıyor, dergilerde, başlıklarda, reklamlarda her yerde herkesi vuracak bir büyük cümle bulabilmek mümkün. Bir albümün adı size büyük gelebilir mesela ama albümdeki şarkılar beş para etmez. Sadece o büyük cümle kalır akıllarda ve biraz amacına ulaşır bu durumda. Bir de güzel bir albüm kapağı eşlik ederse büyük laflara yarım ama akılda kalan bir başarı haline gelebilir.

Küçük harflerle de yazabilirsiniz

The National’ın “Slow Show” şarkısına tavşanların bir akşamını anlatan stop motion bir film eşlik ediyor. Ekip olarak sabah dokuzda izleyip, birbirimize bir kez daha nasıl bir ekip olduğumuzu hatırlattık. Film biraz üzücü, şarkı ağır, hava sıcak… Gerisini biliyorsunuz. Slow Show, bir bütün olarak oldukça başarılı bir şarkı. Ama şarkıyı dikkatle dinlediğiniz zaman ve tabii İngilizce anlıyorsanız arada bir cümle gelip yerleşiyor kulaklarınıza; “I wanna hurry home to you”. Tam olarak Türkçe’ye çevrilemese de cümlenin söylemek istediği evde birinin bekleme hissinin yaratacağı güven ve rahatlık duygusu. Telaşla işe gitmek değil de, telaşla huzura gitmek gibi düşünebilirsiniz. Başarılı bir iş ortaya çıkardığınız zaman, büyük cümlesini mutlaka bulursunuz. Eğer bulamıyorsanız, ortaya çıkan şeye güveniniz, büyük bir cümle bulmanızı sağlayacaktır.

Fragman Sanatı

Özellikle hikaye anlatıcılarının fark yaratmaya başladığı dönemlerde, fragmanlar insanı sinemadan soğutacak kadar itici bir hale gelmişti. 90’lı yıllarda tüm sinema dünyasını yerinden oynatan çoğu filmin fragmanları rezalet olduğu için belirli kitlelerde sıkışıp kaldığını biliyor musunuz? Mesela Barton Fink, Ethan ve Joel Coen kardeşlerin ürünü olan ve Cannes Film Festivali’nde rekorlar kırarak bütün büyük ödülleri alan tek film olma özelliğini taşıyor. Ama fragmanı izlemeye çalışın, sonunu getirme ihtimaliniz oldukça düşük. Genel olarak ülkemizde de önyargının ne kadar yerleşik olduğunu düşünürsek, Barton Fink’in buralarda hiç şansı olmadığını söyleyebiliriz.

Fragmanların kötü olma sebebi biraz korku olabilir mi?

Bal gibi de olur. Ortaya başarılı bir hikaye çıktığı zaman, ser verip sır vermemek sanatı devreye girmelidir. Yazan-çizen herkes “Aman anlaşılmasın” düşüncesiyle günümüzün en büyük dertlerinden biri olan spoiler derdi ortadan kalkar. Ama ortaya çıkan sonuçlar hiçbir şeye benzemez. Örneğin yeryüzünün en iyi filmlerinden biri olan The Shawshank Redemption, fragmanında gereğinden fazla bilgi veriyor. Tahmin edilebilir görseller ve diyaloglarla dolu bir fragmanı var. Verdiği bilgilere rağmen merak ettirmeyi başardığı da bir gerçek. Özellikle sonu sürprizli olan filmlerde, kafalar karışsın diye ortaya gayet boş fragmanlar çıkabiliyor. Hikayenizin ön tanıtımında, reklamında, algılara yerleşme sürecinde çok dikkatli olmak ve parçaları doğru bölmek gerekiyor. İçerik stratejilerinde bunu uygulamak, neredeyse bir buçuk yıl filminin gelmesini bekleten, sabırsızlandıran Wes Anderson gibi hissetmenizi sağlayacaktır.

Ayrıca bir fragman nasıl olmalıdır, bir örnek görelim derseniz eğer, sanki dün çekilmiş kadar taze ve özel bir 2004 filmi olan Man on Fire’a alalım sizi.