Teknoloji mi döver sevgi mi?

teknoloji mi

 

80 sonrası doğanlar lisede falan İngilizce dersinde, teknoloji iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi diye kompozisyon yazmıştır muhakkak. Yazdırıldı bunlar bize. Ya da teknolojinin iyi yanları, kötü yanları, getirileri, götürüleri illa konuşulur orada burada. Son birkaç yılda akıllı telefonların ve sosyal medyanın patlamasıyla teknolojinin iyi-kötü yanlarıyla birlikte “Ay bu hıza nasıl yetişiriz ki” demeye başladık. Erişimi ve paylaşımı çabuklaştırıp kolaylaştıran teknoloji sayesinde değişen içerik pazarlama taktikleri, yeni açılan portallar falan derken du bakalım nereye gidiyoruz.

Teknolojinin gücünün sevginin yerine geçemeyeceğini vurgulayan bir reklamdan bahsedeceğiz. Tayland’ın en büyük ikinci GSM operatörü DTAC tarafından çekilen reklam filminde bebek ağlar, anne dışarıdadır, baba bebeği nasıl susturacağını bilemez, bebeğe cep telefonundan çizgi film izlettirir, annesinin cep telefonundan yaptığı agular magular hiçbir işe yaramaz. En sonunda baba bebeği kucağına alır, gerçek temas, gerçek sevgi, gözler dolar falan…

Önce videoyu paylaşalım sonra da bu işi güzel güzel biraz eleştirelim.

Şimdi, teknolojinin hayatımıza bu kadar entegre olduğu ya da artık bizim teknolojinin bir parçası haline geldiğimiz bu zamanda böyle bir mevzuyu konu edinmek güzel hareket. Tabii bir de bunu GSM operatörünün yapması ayrıca şık. Fakat videoyu izlerken insan, “Baba neden bebeği kucağına almayı akıl edemiyor ki?” diyor. Ha zaten “Teknolojiyle bu kadar içli dışlıyız, somut, fiziksel, gerçek(!) hayatla bağlantımız bu kadar koptu, globelleşmenin ve teknolojini getirdiği yabancılaşmalar”ı vurgulamak asıl dertse ki öyle, bu biraz olmamış. Neden olmamış çünkü bu işte bir yapaylık ve “o kadar da değil”lik var. Videoda cep telefonuyla bebeği susturmak için çırpınan baba, aniden dünyanın en dahiyane şeyini keşfetmiş gibi bir anda durarak, acaba yapabilir miyim ki duygusuyla bebeğe yaklaşıp kucağına alırken “Hadi canım, bu zaten yapacağın ilk hareketti” diyoruz. “Canım” yerine başka bir kelime de kullanıyoruz aslında.

Reklam kokulu reklamları sevmiyoruz ya hani, bu iş reklam kokuyor. Dokunaklı müzikler, abartılı hareketler, gerçekle ilgisi olmayan (vurgulanmak istenen mesajın fazla çarpıtıldığı ve bu çarpıtmanın akıllıca, yaratıcı ya da yenilikçi bir tavırla yapılmadığı) bir reklam bu. Ne yani bebeğini almak hiç mi aklına gelmedi, ya da sen anne, niye o kadar şaşırıyorsun?

Tamam yapılan şeyler gerçekçi olmak zorunda değil zaten, hatta lütfen öyle olmasın ama bu iş gerçeği dokunaklı bir şekilde bize gösterip, sarsılmamızı ve kendimize gelmemizi isterken klişe bir şekilde gözümüze sokuyor. Bunun dışında ele alınan mevzuda bir problem yok. Acaba cast mı kötü de böyle oldu ama işte iyi fikir her zaman iyi işin çıkmasını sağlamıyor. Biraz sarılsak her şey düzelir sanki?