Yine birkaç farklı konuya uğrayasımız, şöyle bir üzerinden geçesimiz var. Dememiz o ki şiştik. Biraz hafifleyelim. Hep beraber! Hazırsanız başlayalım.
“Bir de beni tek çekin” çıldırışından “Yeter artık!” isyanına çok kısa sürede geçmedik mi? Fakat ne kadar güzel oldu! Fotoğraf basılan yıllardan “Aman ne gerek var artık baskıya filme, telefona çekiyorsun, hafızasına atıyorsun tüm fotoğraflar elinde!” çıkışını, yıllar sonra “Anılarınızı basıyoruz!” diye kampanya yapan fotoğrafçılar kazandı. Demek ki fotoğraf elle tutunca harika bir şey. Bir de insanların duygularına ve hislerine dokunmak her zaman başarı getiriyor. Bizim de bir planımız var. Yıllardır kullanılmamış polaroid bir fotoğraf makinesine film alıp, sürekli onunla fotoğraf çekeceğiz. Hemen elimize alıp, yok edilmez hatıralara sahip olacağız. İsterseniz siz de yapın. Bu bizim samimiyete, paylaşıma ve anılara olan bağımızı, içerik stratejilerimize yansıtmamızı sağlayacak.
Sorgusuz Sualsiz Like’lar
Bir annenin çocuğunun paylaştığı aşırı yeniyetme bir 9GAG postunu veya böğürtülerle dolu bir heavy metal şarkısını sorgusuz sualsiz beğenmesi gibi değil de daha çok anlayarak, isteyerek, kaydetme şevkiyle dolarak beğendiği şeyleri düşünün. Bir düşünün, doğru gelecek. Ya da kendi beğeni listenize bakın. Önce kendinizi mutlu etmelisiniz. Buzzfeed’in kurucusunun bir lafı var biz çok seviyoruz. Diyor ki “Bir içeriği başarılı yapan, gören insanın arkadaşına gösterme isteği ile dolmasıdır. Eğer içeriğiniz birilerinin birilerine göstermek isteyeceği nitelikte değilse, paylaşmayın.”
Dürüst Olmayalım mı?
Çok acayip bir şey diyeceğiz. Dünyanın tüm ödül törenlerinde ortalığı dağıtan Piyanist filmini düşünün. Adrien Broydy filmin başından sonuna kadar acı çekiyor. Aşırı büyük zorluklar, depresyonlar, psikolojik baskılar, şiddet, savaş ve kan görüyor. Bu filmle veya Adrien Brody’nin bu filmdeki performansıyla ilgili bir yazı yazacak olsanız adamın başarısından bahsederken başına gelenlerden de bahsetmek zorundasınız. İyiyi, kötüye dokunmadan anlatamazsınız. Kötüyü anlatmazsanız, bir şey iyi olmaz. Yalan olur, dolan olur. Kimse okumaz. Kötüden bahsetmezseniz o iş kötü olur. Adrien Brody filmde her piyanoya dokunduğunda çıkan sesin size bir şeyler hissettirmesinin bir sebebi var. Balkan şarkılarını düşünün mesela. Neden bu kadar iyi geliyorlar dinlediğiniz zaman? Çünkü hüzün ve acıyla beslenen bir halkın hikayesini anlatıyorlar. Tabii biraz üflemelilerin de parmağı var bu işte ama olsun, “kötü” var o şarkıların hikayesinde. Bu iş çok kolay, bunu anlamak da çok kolay. Anlayamıyorsanız sizin için biraz üzgünüz.
Dürüst Olalım
Her zaman ve hiç bıkmadan söylediğimiz gibi samimiyet her şeydir. Bizim ekipte birinin defterinin en arka sayfasında ayva tatlısı tarifi var, biri çocukken Winona Ryder’a aşkından defter yapmış ve tüm bilgileri ona yazmış. Birimiz yıllarca sanatçı kimdir sorusuna tüm itirazlara rağmen her seferinde Ajda Pekkan demiş… Bakın rahatça söyledik. Kendimizden parçalar verdik size. Siz de öyle yapın ki sizi sevsinler.
Biz gidip ayva tatlısı yiyeceğiz.