Çünkü insan değiller.
Beethoven filmini hatırlarsınız muhakkak. Meşhur televizyon filmleri arasında yer alır kendisi. “Afacan Köpek Beethoven” şeklinde bir tercümeyle yıllardır bıkmadan gösterilen filmde, bir aileye yavru olarak gelen köpeğin maceraları anlatılır. Beethoven afacandır, sevimlidir, iyi kalplidir, dünyanın bir başka harikası olan çocuklarla çok iyi anlaşır, zekidir, komiktir. 1992 yılında çekilen filmin daha sonra devamı da geldi ama sarmadı pek. Neyse, filmde kötü kalpli veteriner kılıklı bir adam köpekleri hapsedip, onları satarak para kazanmaya çalışıyordu. Ve Beethoven’ın müthiş zekasıyla tüm köpekler kafeslerinden kaçıp kurtulmuşlardı. İrili ufaklı, farklı türlerdeki köpeklerin kaçtığı o sahneyi lütfen hatırlayın ve duygulanın.
Hazır duygularınız depreşmişken IKEA’nın kampanyasından bahsedebiliriz. Hayvan dernekleriyle anlaşıp, müşterilerini evsiz köpekleri sahiplenmeye teşvik edecek bir kampanya yapmış IKEA. Bazı mağazalarındaki showroom’larına kimsesiz köpeklerin gerçek boyutlu kartonlarını koymuş. IKEA’yı gezmeye ve alışveriş yapmaya gelen müşteriler (çünkü IKEA söz konusu olduğunda profiller bu iki ana başlık şeklinde birbirinden ayrılır), karton köpeklerin üzerinde bulunan QR kodları okutarak hayvanları sahiplenebilecekleri bir web sitesine yönlendiriliyorlar. Kampanyanın sitesi şu , videosu da bu:
IKEA’nın kampanyasıyla ilgili söylenebilecek çok fazla bir şey yok. Hayvanseverlerin kendi inisiyatifleriyle sosyal medya hesaplarından bakıma muhtaç, kimsesiz hayvanların fotoğraflarını paylaştıkları günümüzde gayet duyarlı bir kampanya bu. Strateji olarak bakarsak, hayvan ve çocuk yaşam/eğlence alanlarıyla ön plana çıkan IKEA’nın böyle bir kampanya gerçekleştirmesi başarılı bir hareket. Köpeklerin gerçek boyutlarıyla eşyaların arasına konması, “Bakın bu köpekle beraber yaşasanız ne iyi olur” mesajını da yaratıcı bir şekilde vermiş. İşte hoş sürpriz de böyle bir şey. Sen gidip “Hadi IKEA’yı gezelim, almasak da bir şeyler, olsun gezelim.” desen bile, oraya gittiğinde böyle bir kampanyayla karşılaştığında hem sana hem de dünyaya faydalı, iyi kalpli ve yaratıcı bir durumla karşılaşmış oluyorsun. O zaman da iyi oluyor işte.
İçeriklerin insanların ayağına gittiği, onları zorlamadan, onların ilgisini çekerek, kendi istekleriyle dahil oldukları tüm içerik stratejilerine selam olsun!
Bir de bakamayacaksanız almasanıza.