Sevgilileri kabaca üç tipe ayırabiliriz. Birinci tip; mesaj atmayı sever, siz atmadığınızda “Niye bana yazmıyorsun?” der, “Olmuyor, ayrılalım.” dediğinizde de iletişim kurabilme amacıyla dozu artırabilir. İkinci tip; aramaz, sormaz ve bu sizi “Hey, n’oluyor ya!” diye düşünmeye ve ilişkinizde bir sorun olduğuna -isteyerek ya da istemeyerek- inanmaya zorlar. Üçüncü tip ise en tatlısıdır. Bu canı sevilesi tip sevgili, ne zaman ilgi göstermesi gerektiğini bilir, sıkboğaz etmez. İlişkiniz tatlış bir şekilde devam eder.
İşte, markalar da e-mailing konusunda bu üç sevgili tipiyle aşırı benzerlik gösteriyor. Bazılarımızın e-mail kutusuna zamanlı zamansız, yerli yersiz bilgilendirmeler, yönlendirmeler düşüyor. Bazen ihtiyacımız olan bilgiyi alamıyoruz çünkü e-mail marketing başarılı bir şekilde yapılamıyor. Ama bazı markalar var ki işte onlar tam aradığımız, ihtiyacımız olan sevgiyi, ilgiyi bize veriyor; dozunda e-mailing’ler ile bu güzel ilişkinin uzun süre devam etmesini sağlıyor. Pazarlama dünyasında 3. tip sevgili gibi olmak en güzeli!
Nedir Bu E-Mail Pazarlaması?
“E-mail marketing nedir?” sorusu, aslında hepimizin cevabını bildiği bir soru. Ama yine de bu kavramı açmamız gerekirse e-mail pazarlamasına kısaca, markaların; ürün, hizmet, kampanya ya da gelişmelerini mail yoluyla var olan/olası müşterilerine veya çalışanlarına iletmesi diyebiliriz. Hedefleme yapılarak müşterilerin ihtiyaçları ve ilgileri doğrultusunda direkt iletişim kurulabilmesi, ucuz ve hızlı olması ise e-mailing’i en kullanışlı pazarlama yöntemlerinden biri yapıyor.
Kampanya, hoş geldin, etkinlik e-mail’leri sıklıkla karşılaştığımız e-mail pazarlama çeşitleri arasında yer alıyor. İletilen e-postalar; metin, görsel içerikli olabileceği gibi video içerik şeklinde de olabiliyor. (Hatta videolara yer verilen e-mail’lerin %300 daha fazla tıklandığından “7’den 77’ye Gönüllere Giren İşte O: Video İçerik” yazımızda bahsetmiştik.)
Unutulmaz İlişkinin Sırlarından Biri: İyi E-Mailing
Doğru adımlar izlenerek yapılan e-mailing çalışmaları, hedef kitleniz ile seviyeli, özenilen bir ilişki kurmanızı sağlayabilir. Şimdi, e-posta pazarlaması yaparken dikkat etmeniz gerekenleri sıralayalım.
- Kimse sizin hedef kitlenizi, sizden iyi tanıyamaz. Farklı şirketlerin sattığı mail adreslerini alıp bu doğrultuda e-mailing çalışmaları yapmanız ise sakınmanız gerekenler arasında. Belki de mail attığınız ve olası müşteriniz olarak gördüğünüz tüketici hedef kitlenize girmiyor! Böyle durumlar ise markaların, adeta bazı apartmanların girişinde gördüğünüz “Satıcı, reklamcı ve dilenci girmesi yasaktır.” duyurusunun hedefi haline gelmesine neden oluyor.
- Markalar için en doğru data; web sitesinden, e-ticaret sitesinden, etkinliklerden ya da kendi mağazalarından topladıkları olsa da bu da yeterli değil. Yapacağınız e-mailing çalışmasını göz önüne bulundurarak veri tabanınızda var olan mail adreslerinde yaş, cinsiyet, ilgi alanı vb. kriterler doğrultusunda bir hedefleme yapmanız gerekiyor. Yani müşterileriniz hakkındaki bilgiler, dijital pazarlama için büyük önem taşıyor. Bu sayede mesajı, daha sağlıklı bir şekilde müşterilerinize ulaştırabilirsiniz ve e-posta pazarlaması, geri dönüşü bol pazarlama yöntemleriniz arasında yer alabilir.
- Yoğunluk herkesin şikayetçi olduğu bir konu. Hal böyle olunca kimsenin yaptığınız e-mailing çalışmasını uzun uzun inceleme fırsatı bulunmuyor. Ayrıca müşterinizin mail kutusunu şenlendiren de sadece siz değilsiniz! Bu nedenle e-mailing çalışmalarınızın gereksiz bilgi ve görsellerden arınmış, kolay anlaşılabilir olmasına dikkat etmelisiniz. Bunun yanı sıra CTA butonunu doğru bir şekilde konumlandırmaya da elbette özen göstermelisiniz.
- Çalışma hayatının dışında, bilgisayar başına oturup “Şu mail’lerimi bir kontrol edeyim.” diyenlerin sayısı inanın ki yok denebilecek kadar az. Artık günlük mail alışkanlıkları da mobile doğru kayıyor. Hatta fluento.com’un araştırması 18-24 yaş arasındaki kullanıcıların %72,9’unun mail’lerini mobilden kontrol ettiğini söyleyerek bizi doğruluyor. İşte, tam da bu nedenle, kullandığınız e-mail şablonunun mobile de uyumlu olması gerekiyor. Aksi takdirde yaptığınız çalışmanın direkt olarak çöp kutusuna gitmesi, daha da kötüsü müşterilerinizin mailing havuzunuzdan çıkmak istemesi işten bile değil!
- Bayramlarda gelen toplu mesajlar nasıl sinir bozucuysa kişileştirilmemiş e-mailing çalışmaları da aynı kulvarda! Yaptığınız çalışmalarda doğru hedeflendirmelerin yanı sıra çalışmalarınızda yolladığınız kişiye hitap etmek ve müşterinizi özel hissettirmek de olmazsa olmaz.
- Pazarlama dünyasında her şey bir bütün ve elbette e-mail pazarlaması da bunun bir parçası. Bu nedenle yaptığınız e-mail çalışmaları markanızın kimliğine uygun görsel ve yazılı dilde olmalı.
- “Eh yeter be kardeşim!” dedirtmemek ve hedef kitlenizi sıkmamak için zamanlamayı iyi ayarlamanız gerekiyor. Eski sevgili gibi gece yarılarında ya da sabahın köründe e-mail’lerinizi paylaşmamalı ve paylaşım takvimini yoğun bir şekilde düzenlememelisiniz. Bunun yanı sıra elbette arayı açmak da kesinlikle iyi fikir değil!
- Tahmin ettiğiniz gibi e-mailing pazarlaması “Mail’i attık, bitti.” denilebilecek bir şey değil; ölçümleme candır! Attığınız mail’in kaç kişi tarafından açıldığını (açılma oranı), çalışmanız sayesinde kaç kişiyi siteye yönlendirebildiğinizi (tıklanma oranı) ya da mail’inizden sonra kaç kişinin bülten üyeliğinden çıktığını (ayrılma oranı) ölçümlemeli, artı ve eksi noktaları analiz etmeli ve e-posta pazarlamayla ilgili çalışmalarınızı bu doğrultuda şekillendirmelisiniz.
Sonuç Olarak;
Statista’nın verilerine göre 2017 yılında dünya çapında, bir günde atılan mail sayısı yaklaşık 269 milyar ve bu sayının önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor. E-posta kutunuzun “Tanıtım” sekmesine iniş yapan e-mailing çalışmalarının müşteri odaklı, bilgilendirici ve markanızın tonuna uygun olması ise sizi, durmadan mail atan sevgili tipi markalardan ayırabilir!
Contentus, merakla beklenen e-mail marketing çalışmaları ile dolu günler diler. Adresimizi biliyorsunuz. Kıps.