“Süper güç” denildiğinde pek çok insanın aklına ülke ismi gelebilir, ama bizim aklımıza -belki de mesleki deformasyon nedeniyle- direkt içerik pazarlaması geliyor. Tabii içerik her ne kadar süper bir güç olsa da onu doğru kullanmayı bilmenin yanı sıra trendleri de takip etmeli. Çünkü ancak bu sayede birkaç yıl, hatta belki de birkaç ay sonra dijital pazarlama alanında olmazsa olmazlar arasında yer alacak çalışmalar, durumlar için hazırlık yapılabilir. İşte, tam da bu konuda size yardımcı olmak için bu yazıyı yazdık. Gelin, içerik pazarlama alanında 2022 yılında bizi neler bekliyor, bir göz atalım!
“Seslendim, Çıkmadın…” Olmasın: Sesli Arama
Global Web Index’in 2018’de yayımladığı raporda, sesli asistana sahip olmayanların %34’ü hayatlarını kolaylaştıracak bu asistanlardan birini satın almak istediklerini söylemişlerdi. Geçen yıllar ise bu rapordaki verileri haklı çıkarmış gibi duruyor. Çünkü Business Wire’ın araştırmasına göre 2020’nin son çeyreğinde sesli asistanlara olan ilginin satışlara yansıma oranı her zamankinden fazla seviyeye ulaştı.
Tabii sesli arama özelliği sadece sesli asistanlar yardımıyla kullanılmıyor. PwC’nin yaptığı bir araştırma sayesinde sesli arama özelliğinin en çok hangi cihazlardan yapıldığını da görmek mümkün:
- %57 akıllı telefon
- %29 tablet
- %29 laptop
- %29 masaüstü bilgisayar
- %27 akıllı asistan
- %21 TV kumandası
- %20 araç navigasyonu
- %14 giyilebilir akıllı cihazlar
Ayrıca ankete katılanlara sesli arama özelliğini en çok ne zaman kullandıkları sorulduğunda sıralama şöyle olmuş: Yemek yaparken, aynı anda farklı işler yapmak zorunda olunduğunda, televizyon izlerken, yatakta, çalışırken, araç kullanırken.
Sesli arama, popülerliğine popülerlik katmaya devam edecek gibi görünüyor. Hal böyle olunca içeriklerinizi sesli aramalara uygun bir şekilde optimize ettiğinize emin olmanız şart. Bu da, anahtar kelime analizinde çerçeveyi geniş tutup sesli aramalarda da kullanılabilecek alternatifleri değerlendirmek anlamına geliyor.
Dinlemeyi de Seviyoruz: Sesli İçerikler
Sesli aramalar yükselişte olur da sesli yanıtlar oldukları yerde kalırlar mı? Cevabı bizim kadar iyi biliyorsunuz! Podcast’lere olan büyük ilgi, sesli içeriklerin de jet hızıyla artmasını sağladı. Üstelik Google, yaptığınız bazı aramalarda “Podcast” snippet’ı (videolar, görseller, haberlerde olduğu gibi) da sunuyor.
Sesli içeriklerin aramalarda üst sıralarda görünmesi henüz çok karşılaşılan bir şey değil. Örneğin aşağıda gördüğünüz sonuç “podcast and SERP” aramasının bir sonucu. Fakat “SEO Trends” ya da “SEO in 2022” aramalarında podcast snippet’ını göremiyoruz.
Aramalar sonrasında podcast öneren sonuç sayfalarını görmek şu anda pek yaygın olmasa da çok yakın zamanda, yapılan bir arama sonucunda bu içeriklerin de videolar ve haberler gibi üst sıralarda yer alacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Dolayısıyla içeriklerinizi seslendirip web sitesine, podcast’lerin yayımlandığı platformlara yüklemeniz faydalı olabilir!
Nereye Baksak Onu Görüyoruz: Video İçerik
Videonun yükselişi durmuyor! Hatta video içerik türünün tırmanışına tam gaz devam edeceğini de net bir şekilde söyleyebiliriz. Açık konuşalım: Video içerik, “Yapsak güzel olur ya; bunu bi’ konuşalım.” seviyesini çoktan aştı. Günümüzde video içerik üretmek neredeyse bir zorunluluk. Köklerini YouTube’dan, popülaritesini TikTok’tan, gücünü de Instagram Reels’ten alan video içerik, artık içerik pazarlamasının olmazsa olmazlarından biri.
Tüketiciler hem video izlemeyi hem de üretmeyi çok seviyor. Bilirsiniz; kanıtlarla konuşmayı severiz. Instagram Reels istatiklerini de şöyle bırakmak isteriz:
- Instagram Reels, Temmuz 2020 yılında Hindistan’da duyurulduktan sonra uygulamanın indirilme oranı %11.4 arttı. Ayrıca Hindistan’da Instagram’da geçirilen süre de %3.5 oranında artış gösterdi.
- NBA takımları ürettikleri Reels içeriklerle %22 daha fazla etkileşim kazandılar.
Kısacası hedef kitlenizi iyi analiz edip ihtiyaçlarına cevap verecek tarzda videolar üretmek bir gereklilik. Tabii bu noktada üretilen içeriklerin, platformların dinamiklerine uygun bir şekilde oluşturulması da oldukça önemli. Örneğin yeni çıkan ürününüzün tüm özelliklerini anlattığınız uzun bir video, YouTube ya da web siteniz için uygun olabilir; ama Instagram Reels ya da TikTok için daha hızlı bir kurgunun rol üstlendiği ve dikkat çekici efektlerin yer aldığı bir çalışma daha sağlıklı olabilir.
Bu arada bu konuda ufak bir öneri: Kullanıcıların ürettiği içerikler (User Generated Content ya da kısaltılmış haliyle UGC) satın alma kararında oldukça etkili. Influencer marketing’in içerik pazarlamasında bu kadar söz sahibi olmasının nedenlerinden biri de aslında bu! Belki hem bundan hem de video içerik trendinden yararlanan bir marka olabilmek için Instagram ya da TikTok’taki tüketicilerinizden markanız için içerik üretmesini isteyebilir ve daha geniş kitlelere sesinizi duyurabilirsiniz.
Bir Nevi, Yaşanacağı Önceden Deneyimlemek: Artırılmış Gerçeklik
Satın alma aşaması öncesinde yapılan araştırmalar hâlâ baki, ama tüketici bu süreçte de karar vermesine yardımcı olacak deneyimlerin peşinde. Augmented Reality (AR), yani artırılmış gerçekliğin ise bu konuda en büyük yardımcılardan biri olduğu su götürmez bir gerçek.
Artırılmış gerçeklik projeleri sadece 2022’nin değil, son yılların popüler dijital pazarlama trendlerinden. Sephora’nın 2020 yılında çıkardığı Virtual Artist App uygulaması, 2021 yılında masaüstüne de taşındı ve bu sayede cildine uygun tonda fondöten seçmek isteyenler, o çok beğendiği rujun dudağında nasıl görüneceğini merak edenler mağazaya gitmeden ürünü dijitalde deneyimleyip satın alma kararlarını verdiler.
Aslında bunu sadece bir mobil uygulama ya da web sitesinde yer alabilecek bir özellik olarak düşünmemek gerek. Artık Instagram ve TikTok filtreleri sayesinde de geniş bir kitleye ulaşıp marka bilinirliğinizi artırmanız, tüketiciye ve tüketici adaylarına artırılmış gerçeklik deneyimi yaşatmanız mümkün!
Hazırsanız Matrix’e Giriyoruz: Yapay Zeka
Yapay zeka elbette sadece 2022 yılına özgü bir trend değil. Bu konudaki gelişmeler devam ettikçe yapay zekanın içerik pazarlamasına olan etkisi de artacak. Kısacası yapay zeka her daim trendler listesinde yer alacak.
Peki, 2022 yılı özelinde yapay zekayı nasıl değerlendirebilir, içerik pazarlaması stratejilerini nasıl daha etkili bir şekilde oluşturabilirsiniz? Bu sorunun yanıtı aslında oldukça kapsamlı.
Biliyorsunuz; artık tüketicinizin isteği, fazla zaman harcamadan ihtiyaç duyduğu ürün, hizmet ya da bilgiye ulaşmak. Aynı zamanda onu anlayıp ihtiyaç duyacağı şeyleri önceden tahmin etmeniz ve bu doğrultuda öneriler sunmanız da beklenenler arasında. Marketing Charts’ta yayımlanan istatistiklere göre ise yapay zeka en çok şu alanlarda değerlendiriliyor:
- %56.5 içerik kişiselleştirmesi
- %56.5 müşteri içgörüsünü öngörme
- %49.6 hedef kitle belirleme kararları
- %40.9 tüketici sınıflandırması
Elbette yapay zekanın içerik pazarlamasına katkıları bunlarla sınırlı değil. Dijital pazarlama bütçelerinin efektif bir şekilde bölünmesinden müşterinin ihtiyaç duyduğu her anda yanında olmanızı sağlayacak chatbot’lara kadar pek çok alanda yapay zekadan yardım alınıyor. Tüm bu kalemler birbirinden değerli, ama kişiselleştirilmiş içeriğe özellikle dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Kişiselleştirilmiş içerik, müşterilerinizi ya da henüz müşteriniz olmayan ama hedef kitleniz içerisinde yer alan tüketicilere e-mailing, video içerik ya da sosyal medya reklamları sayesinde doğrudan seslenmenize olanak veriyor. Böylece tüm kitleye aynı mesajı vermiyor, müşterinize özel olduklarını hissettirebiliyorsunuz. Mesela giyecek satan bir e-ticaret siteniz var diyelim ve gelen yeni ürünleri müşterilerinize e-mail yoluyla tanıtmak istiyorsunuz. Yapay zeka sayesinde müşterilerinizi sınıflandırabilir ve bu kategorizasyon yardımıyla tarzlarına uygun önerileri onlara sunabilirsiniz. Böylece müşterileriniz direkt olarak ilgilenebilecekleri, onlara hitap eden ürünlere zaman kaybetmeden göz atabilir, siz de daha verimli bir içerik pazarlaması çalışması yapmış olursunuz.
Adını Daha Çok Duyacağız: Google RankBrain
Yapay zeka demişken SERP’te işleri değiştirme ihtimali çok yüksek olan Google yapay zekası RankBrain’den bahsetmemek olmaz. Peki, nedir bu RankBrain ve nasıl çalışır?
RankBrain, Google’ın arama sonuçlarını sıralamak için kullandığı bir yapay zeka algoritması. Alametifarikası ise motorlarda aranan anahtar kelime sizin içeriğinizde geçmese bile sayfanız konu ile ilgiliyse içeriğinizi kullanıcının önüne çıkarabilmesi!
RankBrain’in iki görevi bulunuyor:
- Yapılan sorgulamalarda yer alan kelimelerin ne anlama geldiğini anlayıp bu doğrultuda sonuç sunma
- Kullanıcıların, sunulan sonuçlarla nasıl etkileşime girdiğini analiz etme
Dilerseniz bu görevleri biraz daha açalım. Google’ı açtınız ve aklınıza “flash bellek” ya da “hard disk” kelimeleri gelmediği için aşağıdaki gibi bir arama yaptınız.
Endişelenmenize gerek yok, çünkü Google sizi RankBrain sayesinde anlayabiliyor. Yaptığınız aramanın ne anlama geldiğini çözümleyip yardımcı olabilecek sayfaları sonuç olarak sunuyor! Ve evet; sitedeki metinde, arama yaptığınız anahtar kelime geçmese bile bunu yapabiliyor. Çünkü kullanıcı hareketlerini takip ediyor ve karşılarına çıkan sonuçlarda ne kadar zaman geçirdiklerini, aldıkları aksiyonları analiz ediyor. Bu da en işe yarar sayfaların sonuç olarak karşınıza çıkmasına yardımcı oluyor. Peki, bu ne anlama geliyor?
Anahtar kelime analizleri ve bu doğrultuda yazılan içerikler rafa mı kalkıyor? Kesinlikle hayır! Google’ın hâlâ anahtar kelimelere ihtiyacı var; fakat artık “SEO ajansının sunduğu tüm anahtar kelimeleri yazıda geçirmemiz lazım.” devri kapanıyor gibi görünüyor. Çünkü Google siz o anahtar kelimeyi geçirmeseniz bile yazınızın tam da aranan konuyla ilgili olduğu sonucuna RankBrain sayesinde net bir şekilde varabiliyor. Sonuç mu? Sonucumuz şu: Kaliteli ve müşterinin ihtiyaçlarına net yanıtlar veren içeriklere her zamankinden daha çok ihtiyaç var!
Şimdilik söyleyeceklerimiz bu kadar. Ama bir ara Google RankBrain hakkında uzun uzun yazmak isteriz doğrusu.
Contentus herkese keyifli ve sağlıklı bir yıl diler! Belki 2022’de yollarımız kesişir, ne dersiniz? Biz çok isteriz!