-Meli, -malı’lı içeriklere örnek: Üniversite sınavlarındaki paragraf soruları

shutterstock_93711316

Üniversite sınavlarındaki paragraf soruları neden illa uzun ve kalın olur? Üniversiteyi kazanmak üzere sınava giren milyonlarca hayatında hiç kitap okumamış kişiye, paragraf denilen şeyin uzun bir şey olduğunu anlatmak için mi? Şey, ama galiba bu başka bir konu.

Şimdi iki örnekle paragraf sorularının sürekli ders veren edasını bozmaya çalışacağız. Daha üniversiteye girmeden sınavda bile bir ders verme telaşı. Böyle içerikleri her zaman ve hiçbir yerde sevmiyoruz. Bitse de gitsek diyoruz. Sanki kafamız çalışmıyor da bize ne anlatsa karmış gibi bir şey anlatan içeriklerle dalga geçiyoruz. Bir de bazı soruların cevabı yanlış bizce, ya da eksik. Sorular 2013 LYS sınavına ait bu arada. Buyurun başlayalım:

1)

Montaigne, “Büyük şiir; düşüncelerimizi tatmin etmez, allak bullak eder.” der. Melih Cevdet Anday ise, “Şiir akıl dışıdır.” diyor. Yetişkin şiiri için öne sürülen bu görüşler çocuk şiiri için de geçerlidir. Çocuk şiiri, söz sanatlarının, edebiyatın uçurtmasına tutunmazsa ona “iyi şiir” diyemeyiz. Peki çocuk şiiri yazmanın bir kuralı var mıdır? Montaigne’in dediği gibi şiir ve kural yan yana getirilemeyecek iki sözcük. Özellikle çocuk şiiri söz konusuysa düş dünyamızı sonsuzluğa açmaktan başka yapacak bir şey yok. Çocuklar için sonsuzluğun içinde salınan dizeler yazmak “çocuk işi” değil, tam tersi “zor iş”. Bunun için titizlikle işlenmiş bir biçim, yetkin bir dil yeterli midir? Hayır! Bugüne değin yazılanlar okunmadan üretilen bir dize, köksüz olup da büyümeye çabalamak gibi bir şeydir.

Bu parçaya göre iyi şiirin nitelikleri arasında aşağıdakilerden hangisi sayılamaz?

A) Okuyanı sarsan

B) Kalıplara sığdırılamayan

C) Düş gücünü zorlayan

D) Zaman içinde belli bir düzeye erişen

E) Sanat değeri taşıyan

(Doğru cevap D şıkkıymış. Bir kere şıklar arasındaki “Kalıplara sığdırılamayan” doğru cevaplardan biriyse hiçbir ahkam kesen cevap yanlış da olamaz. Onun dışında E şıkkındaki “Sanat değeri taşıyan” cevabı paragrafın neresinde var? Buradaki metni de şıkları da şiir konusu dahilinde tartışmıyoruz, tartışmaya kalksak kavga çıkar da E şıkkı paragraf dahilinde bile yok. Şiirin akıl dışı, kuralsız bir şey olduğundan bahset, sonra da şu cevaplara bak! Bugüne değin yazılanlar okunsun densin de nasıl denirse densin, tek dert bu.)

2)

Geçmişle yapmış olduğumuz hesaplaşmada divan şiirinin önemli bir bölümünü gözden çıkardık fakat elimizde zamanın çetin sınavını vermiş birçok eser kaldı. İşte eski şiir üzerine yargıya varmak gerektiğinde düşünülmesi gereken, değişen zevk ve anlayışa, dildeki birtakım ayıklamalara rağmen hâlâ bir yaratıcılık örneği olarak kabul etmekten kendimizi alamayacağımız başarılı dizeler ve beyitlerdir.

Aşağıdakilerden hangisi, bu parçadaki düşüncelerle çelişir?

A) Divan şiirini anlamakta zorlansak da okumalıyız. Dilimizi gerçekten anlamanın, onun tadına varıp onunla güzel biçimler kurmanın yolu, bugüne kadarvarlığını sürdürmüş örnekleri anlamaktan geçer.

B) Eski şiirimizi anlamak zordur çünkü o, anlaşılması zor birtakım cinaslar ve telmihlerle doludur. “Okudukça anlayacak, söz sanatlarının zevkini tadacağım.” diyorsanız yanılgıya düşersiniz.

C) Eski şiirimizde büyük bir duygu çeşitliliği olmadığını savunanlar çıksa da onun, edebiyatımızın temeltaşlarından olduğunu unutmamak ve onu dışlamamak gerekir.

D) Akılda kalması zor gibi görünen divan şiirinde, bazen öyle beyitlerle karşılaşırsınız ki yeri geldiğinde o bir beyitle bir sayfalık düşünceyi açıklamış olursunuz.

E) Fuzuli’nin gazellerini okurken yabancı sözcüklerin gölgesini ve Türkçenin tatlı nağmelerini duymamak mümkün mü?

(Cevap tabii ki B şıkkı. B şıkkı doğru cevap ama gerçek bir sorun. O ne olacak? O sorun orada kalsın, sadece sorun olmasın diye beyin yıkayıcı böyle de bir soru sorduk hazır sınav hazırlığıyla kafalar zaten püreye dönmüşken. Ve evet eski şiirimizi anlamak zordur çünkü o, anlaşılması zor birtakım cinaslar ve telmihlerle doludur. Şıkta yer alan bu cümle doğru mesela. Telmihin ne olduğunu bilen kaç kişi var bu arada? Hep şu gerekir, bunu yapmamalıyız, hep bir ders. Öyle itici bir tavır var ki diğer şıkları kabul edesi geliyor insanın.)

Paragraflar uzun diye bizim yazı da uzadı. Okudunuz değil mi, bakın sınav yapıp sorabiliriz sonra! Sürekli sıkılmak, azar işitmek, istemediğimiz lafları duymak ve didaktik tavır altında ezilmek zorunda mıyız biz? Değiliz!