Dememiz o ki… vol. 2

dememiz-o-ki

“Baktın olmuyor, zorlama Abbas!”

Gaye Su Akyol sağ olsun, kımıl kımıl, tanıdık hisler uyandıran ama yeni dünyaya ait şarkılar yaptı da, nefes almaya kaçacak birkaç nota bulduk. Bir de şarkılarında gizlenmiş tatlı anne azarını bir tek biz mi duyuyoruz acaba diye düşündük. (Örnekle gösteririz) Tanıdık notalarla, yepyeni sözlerin, taze bir vokalin güzelliği bize bir de bazı şeyleri zorlamanın ne kadar ama ne kadar mantıksız olduğunu anlatıyor. Hani etrafınızda uyaranlar vardır belki de hala zorluyorsunuzdur. Bir de Gaye Su Akyol’dan dinleyin; “Taş kafasına, tatlı dil kâr etmiyor!”  (Örnekle anne azarını da gösterdik.) Bir şey olmuyorsa, olmuyordur. Çok üstüne gitmeyin. Gaye Su Akyol’la alakasını merak ediyorsanız, kendisinin önceki işlerine bakın. Biz oy birliği ile bu yazıya koymama kararı aldık.

Honey!

Madem Englishman in New York şarkısındaki baterinin minicik solosundan bahsettik, Moby’nin Play albümünün açılışını yapan Honey şarkısını es geçmeyelim. Moby’nin albümleri genelde modu düşüren şarkılardan oluşur ama Play öyle bir başlıyor ki Honey ile ihtiyacınız olan 1 aylık neşeyi depoluyorsunuz sonra albümün devamında da gelsin hüzünler, acılar… Moby’nin bir bütün olarak ele alınan albümlerine Honey sayesinde çok değişik bir hava katmayı başardı. Herkes fark yaratabilir ama imajı asla zedelemeden, çaktırmadan, sevdirerek fark yaratmak Moby gibi dâhilere ve gerçekten işini iyi yapanlara mümkün görünüyor.

Mickey Rourke sen ne abimizdin?

Mickey Rourke’u doğru zamanda sürece giren bir içerik stratejisi olarak ele alırsak, başarısının kitlelere ulaştığını ve hayranlık yaratan bir düzeye vardığını kabul edebiliriz.  Ama sonrasında yaşananlar, Mickey abimizin başladığı yerde hiçbir şeyi sorgulamadığını anlatıyor. Bir yola girdiğiniz zaman “Neden başladım, nasıl başladım?” sorularını eğer kendinize sormazsanız, sonunuz Mickey Rourke olurmuş gibi geliyor. Her düşen kahraman daha sonra bir şekilde yükselişe geçecek diye bir kural da yok. Zaten bazen yükselişe geçseler de, insanın ağzında garip bir tat oluşuyor. İşte o yüzden her şeyi zamanında yapın, yaparken de kendinize sormanız gereken soruları unutmayın. Unutursanız da aşağıdaki görseli hatırlayın.

04f72870f985639c2da2b297a0f57450

Kitap okumalar, okuyamamalar / “Of çok zor!”

Değil aslında, kitap okumak içine atmakla bağlantılı… Yani, kendinize ne kadar kitap okuyamıyor oluşunuzu dert ederseniz, o kadar okuyamıyorsunuz. O yüzden “Kitap okumam lazım!” gibi üzerinizde baskı yaratacak cümle kalıplarından uzak durun. “Lazım” işin içine girince insan beyni çok garip tepkiler veriyor ve onu size yaptırmamak için elinden geleni ardına bırakmıyor. O yüzden içinizde böyle dertler yaratıp, büyütmeyin. “Kitap okumak istiyorum” dediğiniz an, kitaplar sizi bulur. Hikayelerin, yazarları bulması gibi…