Bilgi Kirliliğinin Gücü Adına!

Önüne bir içerik geliyor. Başlığına bakıyor, mantık çerçevesinde düşününce asparagas olduğu belli olan bu olayın gerçek yüzünü fark edemiyor ve tüm arkadaşlarıyla paylaşıyor. Şanslıysa arkadaşlarından biri, onu o ilk etapta içine giremediği mantık çerçevesine davet ediyor.

İçerikten çok etkilenmiş karakterimiz, bu güzel daveti kabul etmeyebilir çünkü mantık çerçevesi sınırlarının çok da önemli olduğu bir çağda değiliz (hiç öyle bir çağ var oldu mu acaba?). Günümüzde dünyanın düz olduğunu düşünüp bu fikrinizi kaynak içeriklerle destekleyebilirsiniz. İnternet çağına hoş geldiniz, burada uzay boşluğunda dans ederek uçan kedilerin yanı sıra aslında hayatın bir simülasyon olduğunu iddia edenler, tüm kozmosu spagetti tanrısının var ettiğini düşünenler, uzaylılar (anahtar kelime: reptilians) tarafından çoktan ele geçirildiğimizden emin olanlar ve tüm insanlığı tek bir ailenin yönettiğini sananlar var. Hadi biz de bir şeyler sallayalım! “NASA, aya falan çıkmadı, bizi kekliyor.” Bu savı içeriklerle destekleyelim şimdi.

NASA, bırak bu işleri canım

NASA, yeme bizi şimdi

NASA, aya gitti mi, gitmedi mi? Sorun bu değil; asıl problem, artık her düşüncenin -ne kadar mantıksız da olsa- internetin sınırsız dünyasında bir karşılık bulması. Belirli bir kontrol mekanizması olmayan internet, özgür düşüncenin yayılmasını sağlayan en güçlü araç olsa da bu noktada topluluğa yayın yapan içerik kanallarına ve yazarlarına büyük bir sorumluluk düşüyor: Kaynakların doğruluklarından emin olma.

İçeriğinle Rezil Olmak İstemiyorsan Kaynaklarını Araştır

Blade Runner 2049, olağanüstü görsel efektlerinin yanına bir de mesaj iliştirmiş: Öyle bir çağdayız ki izleyici, her bilgiye ulaşabilirsin ama doğruluklarından ne kadar emin olabilirsin? Baş karakterimiz de şüpheye düşüp meselenin özüne ulaşmaya çalışınca olaylar, olaylar… Katmanlı bir şekilde olay örgüsü çözülürken baş karakterimiz bilgi kirliliğinin içinde boğulma noktasına gelip bir noktadan sonra kendini bırakıyor. Bir içerik yazarı ya da haber editörü de benzer bir şekilde, internetten edindiği bir bilginin kaynağını incelemeye başlayınca bir noktadan sonra bilgi kirliliğinin içinde kaybolabiliyor. Şanslıysa ilk kaynağın, delikupelidenhaberler.com gibi bir site olduğunu keşfedip yanlış bilginin yayılmasını engelleyebiliyor. Şanslı değilse? Bilgi kirliliği sürecinin çarkları arasında bir dişli diyebiliriz artık ona… Peki, ne yapmak lazım?

Basit bir şekilde emin olunamamış ve güvenilir birkaç kaynakla sağlaması yapılamamış bilgileri kullanmaktan uzak durmak.

Popüler Kaynaklar Ne Kadar Güvenilir?

Yazımıza başlarken öne çıkardığımız karaktere dönelim: İnternet okuru. Her ne kadar bilgi kirliliğinin bir parçası oluyor olsa da bu konunun sorumlusu o değil. Sorumlu, onun bu şekilde inanmasına neden olan içerik yazarları. Kimi içerik yazarlarının, bilerek ya da bilmeyerek yanlış bilginin yayılmasına aracı olması, isteyerek ya da istemeyerek elindeki gücü hatalı kullanması, bilgi kirliğinin her geçen gün artmasına neden oluyor. Son yıllarda clickbait sponsorluğunda bilgiyi en önce ben ulaştıracağım tutkusu, ülkenin en popüler haber ve bilgi kaynaklarının bile doğruluğunu şüpheli noktaya götürdü. İçerik yazarı olarak, bir kaynağın popülerliğine aldanmamanız gerekiyor! Bilgi verici içerikler bazında konuşuyoruz; kaynağın da kaynağına inmek, yazım sürecinin olmazsa olmaz kuralı olmalı. İlk elden kaynak bulunamıyor mu? O zaman emin olmadan yazma!

Bilgi Kirliliğinin Olumsuz Sonuçları

Kamu spotu başlığı gibi oldu? İyi oldu, iyi… Çünkü bilgi kirliliğinin neden olduğu, son moda dolandırıcılık sistemine çeviriyoruz rotamızı: Çiftlik Bank. Birbirleri arasında bilgi ve yatırım zinciri oluşturmuş bir topluluk, daha da büyüme amacıyla yanlış bilginin yayılmasına neden olarak 2000’li yılların en popüler dolandırıcılığının bir parçası oldu. Sanal bir şekilde kendi çiftliklerini kuran insanlar, ayn zamanda oyunda geçirdikleri sürelerin ve yatırımların oyun şirketi tarafından gerçeğe döküldüğünü (ilginç bir anektod: biz tam bu satırları yazarken CNN, “Çiftlik Bank mağdurları ikinci kez dolandırılmanın şokunu yaşadı!” başlıklı haberi verdi) düşünüyorlardı. Garip olan, yatırımcıların hiçbirinin gerçekçi olmayan kar oranlarını sorgulamıyor oluşuydu. Halbuki sağlamasını yapmak basitti, birçok gerçek çiftçiden alınabilecek bilgilerle oyunun işleyişi sorgulanabilirdi. Hatta, tarım ve çiftçiliğin gerçekten içerisinde olan birçok kişi, tecrübelerini birinci elden paylaşarak topluluğu uyarma yoluna gittiyse de bilgi kirliliğinin kazanmasına engel olamadılar.

Oyun şirketi, kurguladığı gerek yazılı gerek görsel içeriklerle, bilgi kirliliği yaratarak ve hatta kendi reklamlarını büyük medya kuruluşlarında da yaptırarak birçok kişinin mağdur olmasına neden oldu. İşte size, popüler medya organlarının neden sorgulanabilir olduğunu gösteren en güzel örneklerden biri. Yurt içinde devasa bir dolandırıcılık ağı, tanıtımını dev medya liderleri aracılığıyla yaptırıyor.

Evet, biz de clickbait sponsorluğu istiyoruz, o yüzden Çiftlik Bank mevzusunu araya sıkıştırdık ama yaptığımız bir hata var. Başlığı, doğru anahtar kelimelerle oluşturmadık. “Çiftlik Bank Mağdurlarına Müjde: Parayı Geri Almanın Yolları…” gibi bir başlık atmamız gerekiyordu. Bu da içerik yazarları için başka bir ders olsun. Daha fazla bilgi isteyen içerik yazarları, tarihi Contentus blog’umuzun 3. cüzünün 1912. sayfasına bakabilirler.

Google için kaliteli içerik ne demek?

Son olarak, rahmetli Kubrick, biliyoruz; sen çektin o NASA’nın aya gidiş senaryosunu!

(Video, tamamen ironi amacıyla paylaşılmıştır. Bilgi kirliliği yaratmamak amacıyla bunu belirtiyoruz ama videoyu paylaşmış olarak bilgi kirliliğine aracı oluyoruz. Bu da böyle bir kısır döngü…)